‘Evler aslında birer beden. Kendimizi duvarlara, çatılara ve nesnelere tıpkı karaciğerimize, iskeletimize, etimize ve kan dolaşımımıza tutunduğumuz gibi bağlıyoruz.’
.
Marian Leatherby 92 yaşında, kulakları biraz ağır işitiyor ama yakın dostu Carmella’nın ona bir hediyesi var: işitme trompeti.
Evet artık her şeyi olanca netliğiyle duyabiliyor Marian, örneğin oğlu ve ailesinin onu artık evlerinde istemediğini ve bir huzurevine götürmeyi planladıklarını.
Elinden bir şey gelmiyor tabii. Düşündükleri yere götürüyorlar onu.
Huzurevi dediklerine bakmayın, orası kaynar bir kazan!
.
İngiliz asıllı Meksikalı sanatçı Leonora Carrington sıradan başlayan bir hikâyeyi unutulmaz bir masala çeviriyor. Sürrealist çalışmalarında olduğu gibi büyülü bir anlatım onunkisi. Yaşlı bir kadının başına ne gelebilir ki sorusuna şöyle diyor örneğin:
Ufak bir ordu kurup kutsal kaseyi aramak!!
Tarikatlar, sistem eleştirisi, feminizm.. Hepsi bir arada, rengarenk bir eser! Carmella karakterini (peruklarıyla ve mektuplarıyla) ayrı sevdiğimi de belirteyim!
.
Emre Erbatur’un çok beğendiğim çevirisiyle
“İnsanlara sürekli reklamlar, sinema filmleri, polisler ve parlamentolar aracılığıyla ne düşünmeleri gerektiği söylenmeyecekse, kendileri adına düşünmek durumunda kalacaklardır.”
#sırdaştrompet sürrealist sanatçı (ressam ve yazar) #leonoracarrington un başyapıtıymış ve yazardan okuduğum ilk eser.
92 yaşındaki Marian’ı ailesi huzurevine
Kitabın puanı oldukça düşük, hakkında yapılan bir iki yorumsa oldukça acımasız. Önce buna değinmek istiyorum, çünkü tamamen öznel olarak yapılan yorumlar, özellikle de eserler popüler kültür eserleri değilse, kesin hükümler içermemeli. Roman okuyucusuyuz, kıyasıya eleştirmelerde bulunmak ve kitapları okumak isteyenleri frenlememek gerek. Keza onlar bizim almadığımız zevkleri alabilirler.
Kitaba gelince, evet muhteşem diye savunacak değilim ancak o kadar olumsuz yorumu da hak etmiyor. En başta, eğlenceli ve okura çok farklı bir ufuktan bakan bir yapıya sahip. En temelde yaşlı-genç, deneyim-toyluk karşıtlıkları var, ardından da “huzur” mekanlarının sıradan birer “işletme” gibi olduğu gerçeği. Toplumsal normları aşmış 92 yaşındaki Marian aslında bize kültür adına önemli şeyler söylüyor. Tabii absürt detaylar mevcut ancak onları da yazarın “92 yaş” detayları olarak ele almak ve yaşlıların dünyasına giriş yapmak gibi düşünmek mümkün.