Tarihsel olaylara dayanan bu roman sevgi ve özlemi ciltlerce kitaptan daha iyi anlatıyor. Tarihin karanlık bir döneminde hayatta kalma gücüne ve sevgiye dair olağanüstü bir hikâye. Düşündürücü ve dokunaklı.....
Bu roman acı dolu yaşantıların bıraktığı izleri açıkça ortaya koyarak cesur bir anlatı sunuyor.
Bir yandan güçlüklerle dolu bir hikaye anlatırken diğer yandan dilsizleşmiş bir çocuğun sonunda sesine kavuşmasıyla umut aşılıyor.
1942'de 2.dünya sırasında Japonya'nın Amerika'ya saldırması sonucunda , amerikada yaşayan birçok Japon'un ve Japon asıllı amerikan vatandaşın toplama kamplarına yerleştirilmesini anlatıyor . Bir çocuğun yaşadıklarından , hissettiği duygulardan onların ne zorluklar çektiklerini bize anlatmaktadır . Gayet güzel , akıcı , okuması zevkli bir kitap .
2. Dünya Savaşı denilince Nazilerin Yahudi katliamı birde Hiroşima ve Nagazaki gelir aklımıza. Peki hiç düşündük mü düşman devlette yaşayıp orada kalan insnaları? Rüzgara Bırakılan Dilekler romanında yazar Lois Sepahban işte bunu ele almış. Amerika'da yaşayan bir Japon ailenin küçük kızının Manami'nin gözüyle anlatılmış çekilen sıkıntılar.
Ama bu romanda en çok dikkatimi şu çekti: Her durumda çalışkan Japon halkı. Gittiği yere medeniyet götüren...
Köpeği Yujiin'i kaybetmesiyle sesini kaybeden Manami köpeği bulabilecek mi? Peki tekrar konuşabilecek mi? Merak ettiyseniz Mutlaka Okumalısınız.