Dostoyevski de Budala’sında, mütemadiyen delilikle bilgelik (sagesse) 'in sınırlarında kalan bir kişi yaratmıştır; öyle ki ettiklerine ve söylediklerine bakarak hayran olmak mı, yoksa gülmek mi gerektiğini sormaktan kendimizi alamayız; ama romanı okumaya devam ettikçe, içimizin heyecanla dolduğunu ve bu Budala'nın, birçok akla uygun insanlar arasında dikkatimizi çeken tek insan olduğunu çok iyi biliriz. Don Kişot da böyledir.