"Benim sizin gözünüzdeki gerçekliğim, sizin bana verdiğiniz biçimden ibaret, ama bu yalnızca sizin gerçekliğiniz, benimki değil; diğer yandan sizin benim gözümdeki gerçekliğiniz, benim size verdiğim biçimden ibaret, ama bu yalnızca benim gerçekliğim, sizinki değil; ve benim için tek gerçeklik ise, benim kendime vermeyi başardığım biçimden ibaret.”
"İçimdeki bu yabancıya nasıl katlanacaktım? O yabancı aynı zamanda ben iken, onu nasıl görmezden gelebilecektim? Benim gözlerime perdeli, başkalarının gözü önüne serili 'ben'i bir ömür boyu içimde taşımaya mahkûm oluşumu nasıl kabullenecektim?"
Uğruna en fazla çaba göstereceğim hedef şu olmalı: kendimi kendi içimde görmek yerine kendimin ben tarafından görülmesini sağlamak; bunu aslında kendi gözlerimle fakat sanki başkasının —o herkesin gördüğü ve benim göremediğim başkasının —gözünden görmüşüm gibi yapabilmek.
Herkes kendi içindeki dünyayı diğerlerine kabul ettirmek istiyor,sanki içindeki dünya,dışındaymış gibi; sanki herkes onu,onun kendini gördüğü gibi görmek zorundaymış gibi;sanki herkes yalnızca onun gördüğü gibi olabilirmiş,başka türlüsü zaten mümkün değilmiş gibi.