Lütfi Özaydın

Lütfi ÖzaydınSöyleyen Bilmez Bilenler Söylemez author
Author
8.6/10
23 People
68
Reads
14
Likes
3,097
Views

Lütfi Özaydın Quotes

You can find Lütfi Özaydın quotes, Lütfi Özaydın book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Allahu a'lem-ellam..
Başta Yozgat olmak üzere Tokat, Sivas, Kırşehir, Amasya vilâyetleri ve civarlarında "ellam" veya "ellaham" diye çok sık olarak söylenen bir tabir vardır. Birisi sorar diğerine: "Baban evde mi?" Diğeri de cevap verir: "Ellam evde". Her ne kadar "ihtimal" ifade ediyor gibi anlaşılsa da durum hiç de öyle değildir. Bu cevabı" الله اعلم(Allahu a'lem) Allah daha iyi bilir evde" manasında anlamak gerekir, çünkü Türkiye'de Müslüman bir millet yaşıyor. Onların itikad esaslarından biri de "gaybı sadece Allah'ın bildiği" inancıdır. Mu'minin gayb hakkında konuşurken "inşallah", "Allah'ın izniyle" gibi şart ifadelerini kullanması Kur'an-ı Kerim'in emridir.
Sayfa 66
Müthiş tespit.
... acaba niçin amcanın, dayının, teyzenin, yeğenin, eniştenin, baldızın, kaynananın, baldızın vb. isimleri var da, amca oğlu, hala kızının hususi isimlendirmesi yok? Yani Frenkler gibi "kuzen"e muadil bir kelime pekala ikame edilebilirdi. Edildi de unutuldu mu? Hayır, edilmedi de unutulmadı da." Buna dair bir esas mutlaka vardır!"dedim. ...şöyle bir izahat getirdim: Türkçe'de akrabalara isim tahsisindeki esas, İslâm şeriatıdır, yani Kur'an'dır. Kur'an'da nikahlanmaları yasaklanan akrabalara mahsus isimler vardır Türkçemizde. ... Evlenilmesi helal olan akrabaların bir isimlendirmesi yoktur.
Reklam
Türkçede akrabalara isim tahsisindeki esas, Islâm şeriatidır, yani Kur'an'dır. Kur'an'da nikâhlanmaları yasaklanan akrabalara mahsus isimler vardır Türkçemizde. Ana, baba, kardeş, bacı, dede, nine, oğul, torun, amca, hala, dayı, teyze, yeğen, enişte, baldız, kaynata, kaynana, kayınbirader, gelin, damat. Bütün bunlar şeriatın mü'mine nikâhlanmayı haram kıldığı insanlardır. Bu sebeple Türkçede bu akrabalara ve akraba olmayanlara isim tahsis edilmiştir. Evlenilmesi helâl olan akrabaların bir isimlendirmesi yoktur. Onlara izafetle işaret edilir: Amca oğlu, hala kızı gibi.
Sayfa 53
Kuran okumayan, Rasulullah'ın hadisleriyle irtibatı olmayanların Türkçeden anlayacakları hiçbir şey yoktur.
Sayfa 82
Demek ki bu Latin alfabesini başımıza musallat edenler ya Türkçenin seslerini Türk olmadıkları için duyamıyorlardı veya dilimizin basit hususiyetlerini bile bilmeyecek kadar cahiller ya da art niyetli olup Türkçenin sonunu getirecek adımları zamanlıca attılar. Daha doğrusu İslam düşmanı idiler; lisanımızın, dolayısı ile milletimizin Kur'an-ı Kerim'le olan bağını kesmek için, sesini, ahengini, musikisini ve havasını yok etmek için bu ameliyyatı yaptılar.
Sayfa 25
Reklam
Türkçe Müslümanların dilidir, kelimelerin kısm-ı azamı Kur'an ve sünnet kaynaklıdır, geri kalanlar da Kur'an sesleri ve vezinlerine meyletmiştir.
Sayfa 35
Almanya'da işçi olarak bulunan birisinden şöyle bir hatıra işitmiştim: Bir tanışma münasebetiyle ismini soran bir Almana "Tipik bir Türk ismi!" deyince bizim Türk işçi, Alman da ona "Mustafa" diye mukabele etmiş ve eklemiş: "Benimki de tipik bir Alman ismi!” O zaman bizimki “Hans" deyivermiş ve böylece tanışmışlar. Almanın bildiği isim elbette Türklerin en fazla rağbet ettiği isimdir. Bir Almanın Türk'ten anladığı Müslümandır, TÜRKÇE İSİMDEN anladığı da İslâmi isimdir.
Sayfa 88
Gayr-i müslim hayatı, her alanda tayin edici hale geldi. Nikâh anlamını yitirdi artık; "karı-koca", "partner" oldu. Evimizin kapısından girdiğimizde "antre"den geçip "hol"e vardığımızda "koridor"daki "portmanto"ya "pardösü"müzü asıp oradan"salon"a varıyor, "konsol"un önündeki aynada "kuaför"de "fön" çektirdiğimiz saçımızın bozulup bozulmadığını "kontrol" ettikten sonra yatak odasına geçip "kravat" ve "pantolon"umuzu çıkarıp "gardrop"a asıyor, "banyo"daki "klozet"i kullanıp "lavabo"da ellerimizi "likit" sabunla "dezenfekte" ettikten sonra "kanepe"ye uzanıp uzaktan "kumanda" ile "panjur"ları kaldırıp "televizyon"u açıyor, "program"ları şöyle bir "zap"ladıktan sonra, "mobil telefon"dan "e-mail"imize bakıp sonra mutfağa geçerek "bonfile", "kola" ve "puding"i mideye indiriyoruz. Pencereden karşıda bulunan "büro" ve "rezidans"ların "tabela"larındaki büyük "punto"larla yazılmış "reklam" "afiş"lerini okuyor...
Sayfa 76
"Temizlik", "saflık", "zarafet", "nezaket". Hepsi Türkçede "kız" kelimesi ile ifade edilir. Hatta bu hususiyetleri taşıyan erkeğe de "kız gibi" denir. Yalnız Arapça ile farkı Türklükten kaynaklanıyor. Türkler bu kadar nezaket, nezahet, saflığı kadınlarında görmek isterler. Gaza ve cihadla uğraşan insanlarda bu kadar incelik istenmiyor. Demek ki Türk'ün kalını makbulmüş. Ayrıca ulaşılması zor, tenhada kalmış, etrafindan tecrid edilmiş yerlere de "kız" ismi verilir; "Kız Kalesi", “Kız Kulesi", “Kız Taşı", "Kız Adası" gibi mekanlara da bu ismin verilmesi buna istinadendir.
Sayfa 102
176 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.