M. Mukadder Yakupoğlu sözleri ve alıntılarını, M. Mukadder Yakupoğlu kitap alıntılarını, M. Mukadder Yakupoğlu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birey toplum içine girdiği andan itibaren şiddetle karşı karşıya gelir. Bu şiddet, toplumun bireyin özgünlüğünü kabul etmeyişi şeklinde gerçekleşir. Birey şaşkındır, çaresizdir. Depresyon ve yalnızlık içindeki birey her şeyle birdenbire karşı karşıya gelmiştir. Özgürlüğünün onu yok etmeye yöneldiğini fark eder. İntiharın eşiğine gelmiştir artık. Ahlâk bir yaşama olanağı olarak intiharın karşısında durur.
Ahlâk şiddete karşı durabilmek için şiddetin ortaya çıktığı alanları temelden yok etmek istemiştir. Savaşı ve cinselliği ya şamsal platformdan çıkarmaya çalışmış ama bunda başarısız olunca ahlâkın kendisi bir şiddet aygıtı haline gelmiştir.
Ahlâk şiddete karşı durabilmek için şiddetin ortaya çıktığı alanları temelden yok etmek istemiştir. Savaşı ve cinselliği yaşamsal platformdan çıkarmaya çalışmış ama bunda başarısız olunca ahlâkın kendisi bir şiddet aygıtı haline gelmiştir.
İnsan türü şiddete engel olmak, onun öldürücü sonuçla rından kaçınmak için devleti oluşturmuş ama devlet ve onun yarattığı hukuk düzeni yeni bir şiddet aygıtı olmuştur. Devlet bireyler arası şiddeti daha düzenli ve daha güçlü olan bu şiddet aygıtı ile bastırmıştır. Ama sadece bastırmıştır. Bireyler arası şiddet çeşitli biçimlerde süregitmektedir.
Deleuze ve Guattari'nin Felsefe Nedir?'de belirttiği gibi felsefe, sanat ve bilim kaosa karşı düzenli alanlar üretme işlevini üstlenmişlerdir. Felsefe kaosu anlam üreterek özüm ser. Kaosu bir bütün olarak yorumlar. Sanat ve bilim ise kaosu felsefe parçalayarak onun içinde düzenlilik alanları oluşturur. Bunları epistemolojik açıdan gerçeklik alanları olarak da adlandırabiliriz. Bilim ve sanatın oluşturduğu gerçeklik alanları felsefeye yeniden anlam üretme olanağı sağlar. Felsefe anlam üretme etkinliğidir ve bu nedenle yaratıcıdır.
Devlet yaşamı sürdürebilmenin ön koşuludur, insanlar her an birbirlerini öldürebilirler. Bu öldürme işlemi gruplaşmalar yoluyla daha yoğun ve yaygın bir boyut kazanmaktadır. Bir grup insan aralarında anlaşarak diğer bir grubu tamamen yok edebilmektedir. İnsan türü bu vahşet ortamından kurtulabilmek için devleti yaratmıştır. Devlet savaş dışında egemenliği altındaki insanları öldürülme tehlikesinden uzak tutmaktadır. Devlet bu işlevini yerine getirmek için asker ve polisleri ile devasa bir şiddet aygıtı haline gelmiştir. Devlet, yığınların devleti olduğundan bireyler için mutlak bir tehlikedir.
Başarılı olmak biricik birey için mümkün değildir. Başarı her zaman yığınla yoğun bir alışverişi gerektirir. Yığını etkileyecek bir gösterinin yapılmasıyla başlayan başarılı olma oyunu, gücün yığın tarafından kabul edilmesiyle amaca ulaşır.