''Yazırlı Hoca Numan Efendi'nin oğlu olarak 1895 yılında Elmalı da doğdu. Meşhur müfessir Hamdi Yazır'ın kardeşidir. Meşrutiyet sıralarında Elmalı'dan İstanbul'a gelerek Rüşdiye tahsilinden sonra Nuruosmaniye Medresesi'ne girdi, bu arada hüsnühat ile meşgul olmaya başladı.
Sülüs ve Nesihi Bakkal Arif Efendi’nin oğlu Rakım'dan; Ömer Vasfi ve Aziz Efendi’den, Talik yazıyı da Hulusi Efendi’den ders alarak öğrendi. Meşihat Mektubi Kalemi'ndeki resmi vazifesinin ağırlığı, bu sanat ile gereğince uğraşıp eser vermesine ve kemale ermesine müsaade etmedi.
En büyük eseri "Medeniyet Aleminde Yazı ve İslam Medeniyeti'nde Kalem Güzeli"dir. Bu kitap, hat sanatını en geniş biçimiyle nesillerimize aktarmakta büyük bir vazifeyi yerine getirmiştir.
13 Rebiulevvel 1372 / 1 Aralık 1952'de Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Kabri Sahrayıcedid Mezarlığı'nda ağabeyinin yanındadır. Ruhu şad olsun.''
Güzel yazıdaki cemiyet ahenginin verdiği içtimaî derslerden birisi de, hattatlara; almaya değil, vermeye merak etmek
büyüklüğünü telkin etmiş bulunmasıdır diyebiliriz.
Kalem hareketde iken, nefesi kesmeli *; durup nefes aldıktan sonra devam etmeli.
(*) Yeri gelmişken şu şirin rivayeti nakletmeden geçemiyeceğiz : "Güya hattatlar uzun ömürlü olurlarmış... Zira yazarken, harflerin düzgün çıkması için nefeslerini tutarlar ;Cenab-ı Hak, her insana sayılı nefesle bağlı bir hayat (enfas-ı ma'dude-i hayat) bahşettiği için, bu nefesleri daha uzun bir zamanda kullanan hat müntesiblerinin ömrü de daha fazla sürermiş. "Hattat Hacı Nuri Korman (1868-1951) dan naklen, Necmeddin Okyay üstadımız anlatmışlardı. - U. D.