Birçok internet kullanıcısının anlamadığı ve anlamamakta ısrar ettiği bir diğer konu ise, internette aldıkları sözde ücretsiz olan tüm o servisler için para ödedikleri ve gayet cömert davrandıklarıdır. Kulağınıza gelen o uğultu, internetin dev süpürge sisteminin gizliliğinizi, verilerinizi ve sizi siz yapan tüm ayrıntıları çalarken çıkardığı sesten ibaret. Aramalarınızın tüm detayları -en yakın aile üyeleriniz veya arkadaşlarınızla paylaştığınızı bile düşünemeyeceğiniz şeyler- uzakta bir yerlerde büyük bilgisayar algoritmalarıyla filtreleniyor, toplanıyor ve milyar dolarlara satılıyor. Bu yüzden siz bedavaya arama yaparken, Google'a 400 milyar dolar değer biçiliyor. Hepsi sizin sayenizde, çünkü ürün sizsiniz. Farkında olsanız da, olmasanız da yaptığınız anlaşma bu.
# Birinin evinde kendine ait bir bilgisayar istemesi için hiçbir sebep yok(Ken Olsen, Digital Equipment Corporation Başkanı, 1977)
#Hiçbir roket dünya atmosferinin dışına çıkamayacak (New York Times, 1936)
#Havadan ağır uçan makineler yapmak imkansın (Lord Kelvin, İngiliz matematikçi, fizikçi Royal Society başkanı,1895)
#Bu telefon denen şey , ciddi bir iletişim aracı olarak nitelendirilmeyecek kadar kusurlu.Cihazın bize hiçbir faydası olmaz (Western Union şirket içi bildirisi, 1878)
Google'ın paylaşılan onay özelliği, Facebook'un bastığınız Like'ları gerçek müşterileri olan reklamcılar ile onların ürünlerine sunmak için kullandığı, oldukça tartışılan Sponsorlu Hikâyeler programından sonra çıktı. Facebook'a karşı açılan bir davayla birlikte sosyal ağın tartışılan özelliği sona erdi. Ancak Facebook, programın çalıştığı on sekiz ayda 230 milyon dolar gelir elde etti. Dava sonucunda, Facebook'a 20 milyon dolar ceza kesildi. Yani her kullanıcısı başına iki sent yetiyordu. Bunları duyduktan sonra "Ama nasıl yanlarına kâr kalıyor?" diye soruyor olabilirsiniz. Cevabı çok basit: Siz izin verdiniz.
Minneapolis'te yaşayan bir adam, kızının hamile olduğunu öğrendi. Kendisine bu haberi veren ise kızı değil, yaşadığı yerdeki bir Target mağazasıydı. Adamın üzücü keşfi, mağazanın on beş yaşındaki kıza, babasının kesinlikle onaylamayacağı ürünler için kuponlar göndermesiyle başladı. Elinde kuponlar ve kızına yazılmış bir mektup ile Target şubesini basan baba, mağaza müdürünü azarlamaya başladı: "Bunu postayla kızıma göndermişsiniz! O daha liseye gidiyor ama siz bebek kıyafetleri ve beşikler için kupon gönderiyorsunuz! Kızımı hamileliğe mi teşvik ediyorsunuz?" Bu olayın üzerinden birkaç gün geçtikten sonra adam mağazayı arayıp özür diledi: "Bilmiyordum, yeni haberim oldu. Kızım ağustosta doğuracak. Size bir özür borçluyum." Ama daha babasının haberi yokken, kızın hamile olduğunu Target nereden biliyordu? Bu da soru mu? Elbette hamilelik tahmin algoritması sayesinde.