“… her birimizin içinde, kendisinin tam tersi gizlidir. Ve hemen hemen herkes yaşamında bir kez, bunun gerçek kendisi olup olmadığını sınama noktasına gelir.”
Fil gen klonlamanın, gen üzerinde değişiklikler yapmanın etik ve ahlaki değerini sorgularken, yaşama tutunmaya çalışan bir evsizi de konu alıyor. Hayvan sevgisi, sirkler, klonlama, etik ve yaşama umudu üzerinde genişleyen bazen uçuk fikirlerin olduğu bazen de hayatın çok da içinden olan bir kitap. Çok iyi bir temposu var. Ufak bir macera da içerdiği için ben elimden bırakamadım. Budizm ve Tanrı sorgulamaları da çok iyiydi. Ben keyifle ve merak okudum. Bir o kadar da sorguladım.
Kurgunun birbiriyle bağlanması ve zamanın bazen geride bazen ileride akmasıyla yazım da pekiştirilmiş. Önceki hayat fikri de çok hoşuma gitti. Reenkarnasyon inancı da belirgindi. Kurguda matrak bir şekilde de olsa gerçekten iyiydi.
Bilimi ve en çok da gen teknolojisini severler bence bu kitabı sevebilir. Yazarın çevresinden sıkça yardım alıp, ne çok tıp dili ne de çok sıradan bir metin şeklinde yazımını da ayrı beğendim.
Bence herkes şans vermeli. Temposuyla, kendini okutturuşuyla zaten ön plandayken bir de çağımızın en büyük soru işaretine değinmesi kitabı okunur kılıyor.
Ben çok ilgilendiğim için keyifle okudum. Yaşamın kargaşasından soyutlanıp, pembe filin peşine düştüm adeta.
Çağın edebiyatını okurken, bilimi de kaçırmamak gerek. İkisini de barındıran kitabı ise hiç kaçırmamak gerek. :)
Kitabın adı:Lila Lila
Yazarın adı:Martin Suter
Sayfa sayısı:288
Kitabın adı ve kapak remi hoşuma gitti iyiki de gitmiş. Severek okudum.
Garson olan David bara gelen Marie'ye aşık olur. Tabiki Marie'de aşık olur ve çiftimiz flörte başlarlar. Marie birgün David'in evine gittiğinde David ona el yazmaları okutur (kitap taslağı). Marie bu taslağı David'in haberi olmadan bir yayınevine gönderir. Kitap basılır.
David'in içinde bir kuşku vardır. Acaba nedir bu kuşku. ..
Marie ve David aşkı iyiye gitmemekte aynı kitabın ilk günlerdeki satışı ne kadar yüksekse aşklarıda o kadar çok tu ama kitap satışları düştükçe Marie'nin aşkı da sevgiside azaldı acaba Marie Garson David'e değilde Yazar Davide'mi aşık ...
Peki David cephesinde neler oluyor neler olmuyor ki ...
Severek okuduğum bir kitap oldu arada bir farklı tür okumak beyin sağlığına iyi gelir. Sizce...???
Fil; akıcı üslubu, ilginç kurgusu ve içinde barındırdığı macera ile elimden bırakamadan okuduğum bir kitap oldu. Bazen kendimi bir Hollywood filml izliyormuş gibi hissetsem de kitabı beğendim. Alkol dostu, evsiz Schoch'un kaldığı mağarada bir gün minik, parlak ve pembe bir fil bulması ile başlayan macera,kötü adamların filin peşine düşmesi ile hızlanarak devam ediyor. Genetik klonlama, hayvan hakları, vahşi kapitalizme dair güzel bir okuma sunuyor kitap bize lakin eseri okurken zihnimde filmini de çektim. Bilimin yanlış kullanıldığında nasıl zararlı olabileceğini Arsız Yesillik kitabında da görmüştüm. Para kazanma hırsının acımasız yüzünün yanında güzel kalpli insanlar sayesinde dünyanın hâlâ dönmeye devam ettiğini bu kitapta da görmüş oldum. Schoch ve Valerie' nin yanında Kaung karakterini çok sevdim. O, şifalı,tılsımlı,kadim Doğu'nun harika elçisiydi.
Zamanda geliş gidişler var kitabın büyük bir kısmında ama her bölümün başına tarih atıldığı için insanın kafası hiç karışmıyor.Zaten kitap üslup olarak olay odaklı ve yalın bir dille yazılmış.Eserin sonunu da sevdim. Bir de Myanmar hep ilgimi çeken ama hiç gidemeyeceğimi düşündüğüm bir ülke, kitabın Zürich' te başlayıp, bir kısmının Myanmar'da geçmesi hoşuma gitti. Değişik ülkelere götüren kitapları seviyorum( Hep bir seyahat tutkusu ile yaşıyorum). Kitabı film izler gibi ilgi ve merakla okudum. Hayvanları seviyorum, kapitalizmden nefret ediyorum. Ayrıca kitaptaki Budizm detayı da hoştu. Edebiyatı ile değil konu ve kurgusu ile öne çıkan,sevdiğim bir kitap oldu. Selam olsun hayvan dostlarına ve iyi yürekli insanlara.