Maurice Druon, Fransız yazarı (Doğumu: 23 Nisan 1918, Paris), Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Bir süre gazetecilik yaptı. Otuz yaşındayken gazeteciliği bıraktı, kendini edebiyata verdi. Pek çok kitap yazdı. Kitapları çeşitli dillere çevrildi. Büyük Aileler adlı romanıyla, (1948’de) Fransa’nın en büyük edebiyat ödülü olan, Goncourt Ödülü’nü kazandı. Romanlarının yanı sıra, denemeleri de vardır. Çocuklar için bir tek roman yazmıştır: Yeşil Parmaklı Tistu.
Fakat böylelikle onlara seslendi:
Hiç olmazsa biraz, beylerim,
Ellerimi kavuşturayım Ve Tanrı'ya dua edeyim Vakti ve zamanı geldi zira Hükmümün geldiğini görüyorum burada
Az kaldı terk-i diyara
Tanrı bilir kim suçlu, kim günahkâr
Çok geçmeden felakete uğrayacak
Haksızca bizleri ölüme mahkum edenler Tanrı alacak ölümümüzün öcünü
Beylerim, dedi, bilin ki hakikaten
Bizlere karşı her kim varsa Bizler yüzünden acı çekecek
Bu inançla istiyorum ölmeyi
Bu imanımı göresiniz ve sizlerden ricam
İsa efendimizin doğduğu Bakire Meryem'den tarafa
Yüzümü çeviresiniz."
Fransızca orijinalinden "Zeus'un anıları" diye tercüme edebilecegimiz kitabı almanca dilinde okudum. Piyasada satışı durmuş, yeni olarak bulamayacağınız ve sadece ikinci el olmak üzere bulabileceğiniz nadir bir eser.
Yazar kitapta Zeus'u konuşturuyor ve size Yunan mitolojisini Zeus'un dilinden ve bakış açısından anlatıyor.
Benim gibi mitolojiden bihaber ve fakat mitolojiye giriş yapmak isteyen insanlar için uygun bir kitap, tabi piyasada bulabilirsiniz. Sanırım türkçe tercümesi yok.
Okulun deposu temizlenirken atılacaklar arasında gözüme çarpan bu kitabı alıp özenle tozunu sildim ve çantama atıp eve kitaplığıma götürdüm. Günlerce gidip gelip kapağına baktım yerine baktım. Artık okunma vakti gelmişti. Okuyunca anladım ki geç bile kalmışım okumak için okutmak için. Kısa ama sizi içine çeken “çocuklar böyledir işte, hep çocuk kalanlar böyledir.” Dedirten çok tatlı, masum, düşündürücü ve huzurlu bir arkadaş bu kitap.
Tistu, Mirepoil kentindeki Parıldayan Ev'de ailesiyle birlikte yaşayan bir çocuktur. Babası Mirapoil'de fabrika sahibidir ve ünlü savaş topları üretmektedir. Tistu'dan beklenen ise günün birinde bu fabrikayı yönetmek için babasının yerine geçmesidir. Kitap, okulda başarıyı yakalayamayan Tistu'nun evin aşçısı, bahçıvanı ve babasının sağ kolunun yanında aldığı eğitimlerle kendini keşfetmesini anlatıyor.