"Böylece hiç vakit kaybetmeden şunu kabul etmek gerekir: Mükemmel bir dünyada, mümkün olan tüm iyi niyetlere rağmen, kaçınılmaz olarak her zaman aptallarla karşılaşacağız."
Spinoza Tayfası
İncelemeyi beklemeden belirtmeliyim ki; bundan daha kapsamlı, daha detaylı, Spinoza biyografisi yok!
Keşke adı, bu kapsamlı belgeseli yansıtacak şekilde konsaymış.
Etrafınızda "aptal" olarak nitelendirdiğiniz birileri oldu mu? Onları "aptal" olarak nitelendirirken kendinizi nasıl hissettiniz? Hiç acele etmeyin; Rovere'ye göre "Herkes bir başkasının aptalıdır.". Yani biz birini "aptal" sayarken bir başkası da bizi aynı sıfata layık görecektir.
Bu küçük kitapta, aptal olmamak için aptallarla ne yapmak gerektiği ilginç sayılabilecek başlıklarla ele alınıyor. "Aptalların Ağına Nasıl Düşeriz?", "Bir Aptalı Nasıl Dinleyebiliriz?", "Aptallar Neden Yıkmayı Tercih Eder?", "Aptallar Niçin Çoğalır?", "Aptallar Niçin Her Zaman Kazanır?" bu başlıklardan bazıları.
Yazara göre aptal; "anlama yetisinden yoksun" anlamına gelmekte: "Sokakta rastlanan binlerce vakada -yolunuzu kesen bir araç, köpeğini tekmeleyen veya yerlere çöp atan biri- başkalarına saygı göstermeyip sıradan sağduyu ilkelerini bile hiçe sayarak birlikte yaşamanın koşullarını ortadan kaldıran kişidir aptal."; "Aptallık kişinin özü değil, bir davranış biçimidir." diyor Rovere.
Yazar, kitabını üç gözlem üzerine inşa ediyor. Bunlar: Her zaman başkasının aptalıyız; aptallığın biçimleri sonsuzdur ve asıl aptal içimizdedir.
Kitapta, aptallığa dair söz ve aptallık temalı diyaloglara yer verilmesi kitabı daha eğlenceli hale getirmiş. Onlardan birine daha az dönüşmek için okunabilir. :)
Herkesin sahip olmakla övündüğü insan özgürlüğü, bağımsız karar verme yetisi ve irade safsatası. Bu sahte özgürlük hissi, isteklerin bilincinde olmakla birlikte nedenlerinden habersiz olma yanılgısından kaynaklanıyor. O halde, bu yanılgıdan bihaber ademsoyunun, kendini fezanın efendisi olarak nitelendirmesinden daha doğal ne olabilir?
...
Aslına bakacak olursanız, bu kitap hakkında inceleme yazmayacaktım...zorunda kaldım.
Eğer;
-Felsefe ve sosyoloji ilginizi çekiyorsa,
-"Bir derdi olan" bir yazarın eleştirel bakış açısı ve zihinsel keskinliği nasıl olmalı'yı görmek istiyorsanız,
-Vasat bir okuyucu değilseniz (ki aksi anlamayacaktır...)
-Sersemler, budalalar, ahmaklar vb. kavramların bir şekilde hayatınızda yer aldığını düşünüyorsanız, (geçmişte veya şimdi)
-Bu kitap olmasa asla üzerine düşünmeyeceğiniz bir fikir sağanağı istiyorsanız...
Bu kitap tam hem de tam size gore!
Bu kadar "aptalca" bir konuda umulmadık bir düşünme jimnastiğine maruz kalıyorsunuz Fakat bu öyle keyifli ki...ancak okumanız lazım. Ve bu açıdan baktığınızda türünün en başarılı örneği diyebiliriz.
Kitabın açtığı parantezde siz de elbet yerinizi alıyorsunuz çünkü "Kimse başkasının aptalı olmaktan kurtulamaz..." ancak; bununla baş edebilir.
Yazarımız bir filozof ve sosyolojik bir edimi, -kısmen- edebi bir dille aktarmanın hem yolunu bulmuş, hem de bunu yapılabilecek en mükemmel şekilde kaleme almış. Bu ayardaki bir yazarı, böyle devasa bir parantezi doldururken görme (okuma) şerefini kendinize armağan etmenizi tavsiye ederim.
Benim için her okulda okutulmalı seviyesinde. Yani çok ama çok yüksek bir seviyede. Zaten kütüphanedeki özel yerini aldı.