"Bir insanın değişmez şekilde belli bir kimliğe sahip olduğunu iddia etmek, kötü niyettir: insanların olduğundan başka türlü olabilme ve başka türlü seçim yapabilme özgürlüğünü reddetmektir."
…her türden sabit-özsel kimliğe dayanan haklar, uğruna mücadele edilen şeyin altını oyma riski taşımaktadır; çünkü bunun altında yatan ikili iktidar ilişkilerini (straight/gey, erkek/kadın) ve bu türden kategorilerin mantıklı olduğu varsayımını sürdürmektedir.
Jean-Paul Sartre’ye göre kendimizi (örneğin biyolojimize ya da bize biçilen toplumsal rollere göre) belli bir biçimde hareket etmek zorunda olduğumuzu düşünerek kandırmak bir “kötü niyet”tir. Aksine, bizler sürekli olarak kendisini yeniden yaratan, yaratmakta özgür ve yarattığından sorumlu olan varlıklarız.
Feministler de dahil olmak üzere herkes, genellemeler yapmaktan ve sanki bunlar tutarlı kategorilermiş gibi “kadınlar” ile “erkekler” hakkında varsayımlarda bulunmaktan kaçınmalıdır.
"For Jean-Paul Sartre, we're in 'bad faith' if we deceive ourselves that we have to be in a certain way. Rather, we're in a constant process of self-creation and are both free and responsible for what we create."
Bir insanın değişmez şekilde belli bir kimliğe sahip olduğunu iddia etmek , kötü niyettir: insanların olduğundan başka türlü olabilme ve başka türlü seçim yapabilme özgürlüğünü reddetmektir.
…Rich, kadınların heteroseksüelliğe ve patriyarşik toplumsal cinsiyet ilişkileri geliştirmeye zorlandığını ileri sürdü. Bu durum, heteroseksüelliğin sağladığı imtiyazlar ve hazların yanı sıra heteroseksüellikten sapmanın yarattığı kayıp ve cezalar sayesinde gerçekleşir.