Mehmet Ali Kılıçbay

Efsaneler ve Gerçekler; Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu author
Author
Translator
8.4/10
23 People
157
Reads
30
Likes
4,491
Views

Oldest Mehmet Ali Kılıçbay Posts

You can find Oldest Mehmet Ali Kılıçbay books, oldest Mehmet Ali Kılıçbay quotes and quotes, oldest Mehmet Ali Kılıçbay authors, oldest Mehmet Ali Kılıçbay reviews and reviews on 1000Kitap.
189 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Ufkunuzu açacak, bazı olaylara daha farklı bir pencereden bakmanızı sağlayacak, mizah soslu yazılardan oluşan bir düşünce kitabı. Düşünce kitabı deyince sıkılacağınızı zannetmeyin, Mehmet Ali Kılıçbay'ın çok akıcı bir yazım şekli var. Bu arada diline geleni de hiç esirgemeden yazdığını da belirteyim.
Soytarı Gülmez Sırıtır
Soytarı Gülmez SırıtırMehmet Ali Kılıçbay · İmge Kitabevi Yayınları · 20045 okunma
İnsanlarımızın hemen hepsi, ama özellikle iktisat ve siyaset bilimi okumuş olanlar ve okuyanlar tek bir gelişme türü olduğuna, Batı’nın bu süreçte başı çektiğine, daha önde olduğuna Türkiye ile genel olarak Doğu’nun da sonuçta geri kalmakla beraber, aynı yolu katedeceklerine inanmışlardır. Hal böyle olunca geçmişin anlaşılması da sakatlanmakta ve Türkiye tarihi ile Batı tarihi arasındaki temel farklar olarak değil de, mesafe farkları olarak algılanmaktadır
Reklam
Kapitalizm çoğu zaman sanıldığının aksine, kentlerden değil de, kırlardan yola çıkmıştır. Kapitalizmin özünü oluşturan belirsiz bir pazar ve tüketici kitlesi için üretim yapılması, yani arz cephesinin önceliği, sipariş üzerine üretim yapan lonca sistemiyle, yani talep cephesinin önceliğiyle zıtlaşmaktadır. Ama kentler loncaların (guild) denetiminde olduğu için, mütesebbis kapitalist tüccar, kapitalist sistemin ortaya çıkışında son derece önemli bir role sahip olan putting-out (dışa iş verme) sistemini kırsal dünyada uygulamış ve kapitalizm bu sistemin yerleşmesiyle zafer kazanmiş, sonradan kentleri ve kentsel üretimleri de ele geçirmiştir.
Kırdan çıkmak, Osmanlı toplumunda insanları özgürleştirmemektedir, çünkü raiyet olma, yani padişahın sürüsüne mensup olma statüsünden kurtulmak, istisnalar dışında olanaksızdır
Oysa, soylu çağrıştırdiğı tüm anlamların yanı sıra, esas olarak özgür insanı ifade eden bir terimdir. Batı kavrayışları içinde özgür insan, toplumdaki konumunu ve mal varlığını devlet içindeki yerine borçlu olmayan kimse demektir; Batı’da servet ve kimliğini devlete borçlu olan memurlar genellikle köle veya serfler olurlarken, aynı nitelikleri kendi olanak ve oluşumlarıyla, devlet gücüne dayanmadan elde etmiş olan soylular (özgürler) zaman zaman devlete hizmet etmeye karar verdiklerinde, bunu memur olarak değil de, lütuf olarak yapmişlardır. Kısaca vurgulamak gerekirse, Batı uygarlığında soylu; köle veya serfin zıddında yer alan özgür kişinin prototipidir. İşte insanların Batılı anlamda özgür olmaları demek, soylulara ait ayrıcalıkları paylaşır hale gelmeleri olduğu kadar, varoluşlarını devlet dışında da oluşturmaları demektir.
Osmanlı’da özgür insan yoktur, çünkü zilullah (Tanrı’nın gölgesi) olan padişah, reayanın (tüm üretici sınıflar) sahibidir. Bu durumda özgür olmayanların veya özgürlüklerini kazananların başvuracakları bir özgürlük küresi bulunmadığı için, siyasal toplum dar, cılız olarak kalmaktadır. Yani taleplerin yöneleceği bir alan oluşturamamaktadır. Oysa, Batı toplumunda özgürlük mücadelesi siyasal toplumun genişletilmesi mücadelesi olmuş ve demokrasi teori ve pratiği bu mücadelelerden kaynaklanmıştır
Reklam
133 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.