Dinler, bir ruhanî erk içermedikleri ölçüde dinsel duyguyu daha iyi ifade eder ve özgürlüğü desteklerler. Ruhanî otoriteye dayanan bir otoritenin mevcudiyeti, 'dinin gelişimi'ne zıt olup yoğun bir dogmatizme ve hatta fiziksel bir baskıya yol açar. Ruhanî erke dayalı din, dine zarar verdiği gibi bireysel özgürlüğe karşı da ciddi bir tehlike oluşturur. Bu dinlerde biçimler katılaşır. Halbuki özgür dinlerde biçimler kolayca evrilir.
“Onlar dini terk ettiler; özgürlük, efendilik ve dünya hakimiyetine ulaştılar.
Biz ise dini terk ettik; çöküş, zillet bölünme, tefrika ve bize dikte edilen, empoze edilen ve önümüze konulan her şeyi kabul etme istidadına ulaştık.”