Evet, bizi kaderimizin bir cilvesi olarak yurtlarda koruma ve
bakım altına alınmamız hasebiyle sokakta, otobüste, bakkalda
her nerede görürlerse görsünler toplumun kahir ekseriyeti yü-
zümüze öyle dümdüz bu ifadeleri kullanarak adeta bizimle alay
ediyorlardı. Oysa onlar bizim de kendilerinin de bir imtihanda
olduklarını unutuvermişlerdi. Biz babasız büyümekle, annesiz
yaşamakla imtihan olurken onlarda bizimle alay ederek imtiha-
na tabi tutuluyorlardı ama farkında bile değillerdi. Biz de çocuk-
tuk bir zamanlar bayram gelirdi bizlere boyun bükmek kalırdı.
Siz bize adeta nazire yaparcasına çocuklarınıza sarıldıkça biz
şaşkın bakışlarla etrafı seyrederdik. Biz de çocuktuk be kardeş,
bir zamanlar. Siz babasının/anasının çocuğu biz ise sizin yanı-
nızda yurt çocuğu.
Yurtta çocuk olmak; korunmasız kalmak sarılacak kim-
seyi bulamamaktır. Eksik olmaktır, Babalar ve Anneler
gününde ne yapacağını bilmemektir… Arkadaşlarınız ba-
basını ve annesini anlatırken; yalandan gülümsemek, içi-
nize ağlamaktır... İçinden milyonlarca defa, dudaklarından
“anne, baba” kelimesini dökememektir.. Her şarkı ve şiirin
sözlerinde “anne, baba” geçtiğinde içinde ukdedir, buruk-
luktur... Sınıfta baban ne iş yapıyor diye sorulmasından
korkmaktır… Hani ne kadar uzamışız diye kapı kenarına
attığımız çentikler var ya; aslında her biri yaşayacağımız
olumlu olumsuz güzel şeylerin birer rütbeleriymiş omuz-
larımızda parlayan...
Yazarı Olduğum Gerçek Hayatlar İsimli Kitaptan Bir Makale
Evet günlerden yine bir bayram arifesi, bayramlar as-
lında çocukların bayramıdır. Ama hangi çocukların? Aslın-
da bugün bayram arifesiydi her zamanki gibi uyanıp güne
mutlu başlamak isterdik ama bugün bize sanki mutluluk
biraz uzaktı. Yarın bayramdı. Yuva bahçesinden baktığı-
mızda insanları bir telaş sarmış, bizde de bilmediğimiz