Amerikalı gelişimsel psikolog Michael Tomasello 1950 yılında Florida’da doğdu, yükseköğrenimini Duke Üniversitesi’nde, doktorasını ise Georgia Üniversitesi’nde tamamladı. 1980’lerde ve 90’larda Amerika’da psikoloji profesörü olarak çalıştı, ardından Almanya’daki Max Planck Enstitüsü’ne geçti. Araştırmalarında özellikle insanların bilişsel yeteneklerinin evrimine odaklanarak, insanlarla büyük maymunların bilişsel yetenekleri arasındaki fark ve benzerliklerle ilgili birçok araştırma yürüttü. Çocuklarda dil edinimi konusundaki literatüre de önemli katkılarda bulunan Tomasello, birçok uluslararası ödüle layık görüldü ve kendi alanının en itibarlı isimleri arasına girdi. Kendisi halen Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nün eşyöneticiliğini sürdürmenin yanı sıra, Duke Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olarak hizmet veriyor. Sayısız bilimsel makaleye imza atmış olan yazarın kitapları arasında şunlar sayılabilir: The Cultural Origins of Human Cognition (1999), Constructing a Language: A Usage-Based Theory of Language Acquisition (2003), Why We Cooperate (2009), A Natural History of Human Thinking (2014), A Natural History of Human Morality (2016).
İnsanlardaki ortak faaliyetler ve işbirliğine dayalı iletişim yinelemeli niyet okuma ve başkalarına karşılıksız yardım ve bilgi sunma gibi şeyler üzerine kurulur.
Uzlaşımsal diller bir anlamda farklı kodlarda olsa da dilsel iletişim kodlanmamış iletişime ve diğer zihinsel uyum biçimlerine ilk anda göründüğünden daha fazla bağlıdır.
- birbirine ihtiyacı olmayan bireylerin hakkaniyet ve adalete de ihtiyacı olmaz.
şempanzelerde ve bonobolarda işbirliğinin kökeni ve oksitosin (memelilerde bağlanma hormonu).
tam bizlik.
Tomasello ortak zemine ilişkin görüşlerini savunurken dikkat çekici bir
hipotez öne sürmektedir. Buna göre insanların birbirleri ile duyguları ve tavırları paylaşma davranışı aslında bu ortak zemini genişletmek amacıyla ortaya
çıkmış olabilir. Yazarın bu önermesi aslında insanların paylaşımda bulunma
davranışının evrimsel süreçte nasıl bir işlevi olduğuna dair de çarpıcı bir açıklama niteliğindedir. İnsanlar ne kadar çok paylaşımda bulunursa ortak zemin o
kadar genişler ve iletişim sürecinde boşlukları doldurmak da o denli kolay olur.
Yazar insan ahlakının maymun atalarımızdan itibaren oluşumunu ve gelişimini evrimsel tarih perspektifinden inceliyor.
İnsanın maymundan ayrılan en temel işlevinin işbirliğinin ve kültürün oluşumu olduğunu savunuyor. Maymunların karşısındakini ezmesi yerine, İlk insanların başkalarının çıkarlarını kendi çıkarlarından üstün Ya da eşit gördüğünü,
Kitap, insan iletişiminin hangi zeminler üzerinde yükseldiğini, kuyruksuz maymunlar ve bebekler üzerine yapılan bir dizi araştırmanın eşiğinde inceliyor.
Sözlü iletişimin yaklaşık 150 bin yıl önce evrimleştiği tahmin ediliyor. Ancak yazar bir evrim tarihi ya da filolojik gelişmeler üzerinden ilerlemiyor.
Kitaba göre konuşma, jestlerden evrimleşmiştir. Bunun gelişimi için 'ortak maksatlılık' anahtar kavramdır. Diğer hayvanlarda avlardan sonra kavgalar yaşanırken, insanlar paylaşmayı ve bağlı olarak ortak maksatlılığı geliştiriyor.
Kitap, bunları destekleyen çalışmalardan örnekler sunarak kendi ana tezini güçlendiriyor.
Kitap insan iletişiminin kökenlerini insan atalarımızdan bugüne sesin ve dilin evrimsel gelişiminden itibaren anlatıyor.
Kitabın temel tezi; Önce içgüdüsel jestler vardı. Şempanzeler, İlk insansılar ve bebekler ‘in ortak içgüdüsel jestlerini vurgulayarak önce jestlerin geliştiğini, beyin ve kültürün gelişimine bağlı olarak’ta uzun bir süreç içinde dil gelişti. Dil ve iletişim yeteceğimiz sayesinde de yaşadığımız kültür, toplum, kurumlar, devletler, modern dünya oluştu.
Tomasello; Bu gelişim ve oluşum sürecinde en önemli noktanın “Ortak Maksatlılık” olduğunu öne sürüyor. Diğer hayvanlar gibi birbirine düşman olan, sadece birbirini öldürme, kavga ve hayatta kalma üzerine kurulu vahşi bir dünya yerine; atalarımızın dayanışma, ortak yaşam ve ortak maksat sayesinde bugünkü medeniyetimizi, kültürü, gelişmiş toplumları kurabildiğimizi vurguluyor. Eğer birbirimizi anlayabileceğimiz ortak bir dil geliştirmeseydik bu gelişmelerin mümkün olamayacağını gösteriyor.