Mona Eltahawy bağımsız bir Mısırlı-Amerikalı gazeteci ve New York'ta yaşayan bir sosyal aktivisttir. Mısır ve İslam dünyasında, kadın meseleleri ve Müslüman siyasi ve sosyal işler de dahil olmak üzere dünya çapında yayınlar için yazılar ve çalışmalar yazdı.
“Kültür, kişinin insani bütünlüğünü tehdit ettiğinde, bunu ihlal ettiğinde; gerek toplumsal cinsiyet gerekse etnisite bağlamında, o kültür kınanmalıdır çünkü ne zaman birimiz incitilsek ya da istismar edilsek, hepimiz istismar edilmiş oluruz.”
''Müslümanlara, İslamiyet'in yeni doğan kız çocuklarının kıymetsiz kabul edilip yük olduğu İslamiyet öncesi Arap toplumunun canlı canlı kız çocuk gömme uygulamasına son verdiği öğretilir ama çocuk evliliği denen rezaletin karşısında sessiz kaldığımız sürece, bugün de kızlarımızı diri diri gömmekteyiz.''
Kadın hakları üzerine çalışmak için savaş verdim; peçeli kız kardeşlerimden biri, ''Kadın hakları üzerine çalışıyorsan, bu inancını kaybettiğin ve Allah'a karşı durduğun anlamına gelir.'' dedi. Eğer durum buysa, varsın olsun, çünkü işimi seviyorum.
Mona Eltahawy’nin Ortadoğu’da kadın hakları konulu, genel anlamda değerli ancak içerik açısından dramatik kitabı. Bir gazeteci ve aktivist olan Eltahawy’nin hem gözünden, hem de Ortadoğu’da yaşadıklarından hareketle yazdığı, umutsuzluk çölünde bir umut gibi duruyor bu kitap. Bölgedeki erkek egemen zihniyetin dini kural ve kaideleri ne denli değiştirme/ yorum farkı katma/ kendine göre tasarlama konusunda bile güçlü olduğunu tek tek ortaya koyarken diğer taraftan kadına sunulan kaderine boğun eğme dramına karşı bir karşı çıkış ortaya koymaktadır.
Ortadoğu’da kadının yaşadığı hayatın, gerçekte, kadının ne kadar istediği konusunu alt metinde sürekli sorup durmaktadır. Bu da kitabı çok güzelleştiren bir detay. Çünkü günümüzde devam eden bir varoluş sorunu yaşanmaktadır Ortadoğu’da. Özellikle de kadınlar noktasında bu varoluşsal kriz sürmektedir. Kadınların var olma çabası, Arap ve Ortadoğu toplumlarının hakim ahlak kurallarıyla çatışıyor oluşu, erkek merkezli bir oluş paradigmasının ahlaki sayıldığı elbette kadınların suçu olmayacaktı. Öyle davranılıyor oluşu, insanın doğasında var olan bu güdünün yokmuş gibi sayılması, toplumlara hakim sınıfların (özellikle de dini) hesap vermelerini gerektirecek acı ve trajedilerle doldurmuştur bu coğrafyanın tarihini. Bu noktada Eltahawy ‘’Coğrafya kaderdir.’’ Demek yerine ‘’Karakterimiz kaderimizdir.’’ Görüşü çerçevesinde mevcut tabloyu değerlendirmiş.
Kitap oldukça iyi bir kaynak olduğu gibi, iyi de bir içeriğe sahip. Tam bir gazeteci bakış açısı hakim kılınmış. Bu noktada da beni yakaladı değerli meslektaşım
Keyifli okumalar diliyorum.
Mısırlı bir kadın gazeteci olan Mona Eltahwy bizzat yaşadığı deneyimlerini anlatıyor bu kitapta ..Ortadoğu’da kadınların ne kadar değersiz görüldüğünü ,eşitlik kavramını bırakın yasalar önünde kadın ve erkek Yanyana bile koyulmuyor ,çok acı maalesef ..Kadınları sürekli ezen bir erkek egemenliği ,düşünsenize bir kadın olarak Mısır’da araç kullandığınız için trafikten men ediliyorsunuz !!ve bunun gibi verilecek yığınla örnek var hangisini saysam ..beni en çok etkileyen ise maalesef kadın sünneti oldu :( sırf kadınlar daha fazla cinsellik yaşamasın ,bekâretini korusun diye milyonlarca kız çocuğu buna maruz bırakılmış okurken sanki onların acısını hissettim ...kitabı her elime aldığımda maalesef 25 sayfalık bir bölüm okuyarak baş ağrısı ile elimden bırakmak zorunda kaldım ,yaşanılanları okudukça kahroldum ..çok yeni bir kitap olduğu için çok fazla okurla buluşmamış ama sabır seviyesi elverdiği sürece okumanızı tavsiye ederim ,yazarı eleştirdiğiniz noktalarda elbette olacaktır ..
Kızımın bir oğlan kadar özgürce sokaklarda dolaşabileceği bir Mısır istiyorum. Hayattaki her şeyi deneyimlerini, kimsenin de ona bakıp,"Sen bir kızsın, neden bunu yapıyorsun?" dememesini istiyorum. Mısır'ın, kızımın dağlara tırmanabileceği, isterse boks yapabileceği, istediği her şeyi yapabileceği ve kimsenin ona bakıp bir oğlan değil de kız olduğu için onunla alay etmeyeceği ve aynı zamanda mütemadiyen ona, "Gelin olmak nasip olsun," demeyeceği bir yer olmasını istiyorum. Gelin olmak hayatın amacı değildir. Öncelikle neysen o olmalısın, ne olmak istiyorsan onu; ardından bir açıklama eş ve bir anne ve istediğin her şey olmalısındır çünkü anne olabilmek için önce kızına aktarabileceğin bir sürü başka şey olman gerekir.
Gazeteci ve aktivist Mona Eltahawy, kadın haklarının Ortadoğu'daki serüvenini geniş bir perspektifle ele alırken kadınlarımızın "kanunlar" ve "dini dayatmalar" çerçevesinde nerede durduğunu gözler önüne seriyor. Kitabı elime aldığımda, kadınlara yapılan muamele, erkeklerin hep üstün görme beni çok kötü etkiledi ve kitabı bir süre okuyamadım ara verdim. Aradan 10-15 gün geçince tekrar okumaya başladım ve bitirdim. Yazarın manifesto niteliğinde yazdığı kitabı çok başarılı buldum. Kesinlikle herkesin okuması gereken bir kitap ve umarım bir gün herkes kadınların da erkekler kadar özgür olduğunu anlar ve benimser.