1967 yılında Sovyet eğilimine sahip Arap rejimlerinde hâkim olan anlayış, zaferi Sovyetlerden beklemek şeklinde tezahür ediyordu, Allah’tan değil. O zaman yüce Allah Arap rejimlerini İsrail’le giriştileri savaşta kendileriyle ve Sovyetlerle baş başa bıraktı.
Böylece savaş, İsrail’le barış yapmakla, ilişkileri normalleştirmekle, İsrail’le diplomatik ve ekonomik İlişkiler kurmakla sonuçlandı.
2006’daki savaşta ise, Hizbullah’ın tek dayanağı, güvencesi ve umudu yüce Allah’tı. Bu yüzden Allah, Hizbullah’ın üzerine yardımını indirdi.
Zafer, yalnızca mutlak güç ve hikmet sahibi Allah katındandır. (Al-i İmrân,126)
Andolsun, sizler güçsüz olduğunuz hâlde Allah, Bedir’de size yardım etmişti. (Al-i İmrân,123)
Ateş aynı ateş ; fakat altını saflaştırıp temizlerken , odunu yakıyor ... Ateş değişmiyor ; ama ateşe sunulanlar değişiyor . Odun yanıp kül oluyor; altın saflaşıyor .
Kûfelilerin feryatları yükselip pişmanlıkla ağladıklarında , Hz Zeynep (s.a) onlara şöyle dedi;
"Ağlıyor ve feryad-u figan mı ediyorsunuz? Evet and olsun Allah'a çok ağlayın ve az gülün! Çünkü siz öyle bir leke ve aşağılığı kabullendiniz ki hiçbir suyla yıkanmaz."
Evet çok ağlayacaksınız, sevinçleriniz azalacaktır. O cinayetin günahını yıkayamayacaksınız.
İsrail, diyalog, merhamet ve uzlaşma dilinden anlamaz. Onun anladığı, dinlediği ve benimsediği tek dil, Lübnan’da Hizbullah’ın, Filistin’de Hamas ve İntifada gençlerinin konuştuğu dildir. Güç ve direniş dili yani…
Hizbullah ile İsrail arasındaki ilişkileri dünyaya tanıtıyor . Küçük imanlı bir topluluğun , dünyanın sayılı ordularından biri olan siyonist İsrail ordusunu nasıl rezil ettiğini anlatıyor .