Bir masalın içinde ömür boyu çocuk kalmayı hayal ederken, kafa üstü dünyaya düşmüş.
Çok erken yaşta çocukluğunu kaybetmiş, ama içindeki çocuğu asla kaybetmemiş.
Gökyüzüne bakarak yürümekten, kötü insanlara takılıp defalarca düşmüş.
Ama her defasında ayağa kalkmasını bilmiş, biraz da çok bilmiş.
Mühendislik okuyarak hayatının hatasını yapmış.
İnsanların söylediklerinden çok, hayatın arka fonda çaldığı müziklere kulak veren.
Ses tellerine ürkek kuşlar konduğu için, konuşmaktan çok yazmayı tercih eden.
İçinden geldiği masalın etkisinden hala çıkamamış, dünyaya alışmaya çalışan.
> Şair / Yazar / Mühendis / Esasında sadece insan.
Bizim onunla içimizde birikmiş o kadar dünümüz, o kadar hatıramız vardı ki,
üstüne ne güzel binalar kurulurdu.
Ama ona göre, bütün bu dünlere, bugünlere,
şiirlere rağmen birlikte olabileceğimiz
yarınlarımız olamazdı.
Ben kuş seslerini ve uçuşlarını akort eden bir gökyüzüyüm.
O ise martılara kucak açmış, dalışlarını ve bana uçuşlarını organize eden bir deniz.
Birbirine aşık iki mavilikten başka bir şey değiliz.
Kahverengi ve ela gözlerden, gün boyu bakışan iki mavilik..
Ufuk gibiyiz aslında; Göz göze gelebilecek kadar yakın,
Fakat asla kavuşamayacak kadar uzak..
Güzel bir hikaye girişiyle başlamış sonunu şiir ile bitirmiş bir kitap. Çok fazla bir önermesi olmasa da aşk acısı çekenlere hitap ediyor gibi hissettirdi.