1975'te Samsun'un Havza ilçesinde doğan Murat Saat, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Basın Yayın Bölümünde okurken, eğitimini siyasi nedenlerle yarıda bırakmak zorunda kalır. Devrimci Halk Partisi davasından Diyarbakır’da yargılandı. 21 yaşındayken 1996 yılında müebbet hapse mahkum edildi. Uzun süre Sincan 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan Saat, 2016 yılı başında, Bandırma 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi.
Bir mektubunda "ben yazarak ilk önce, buraya ait olmadığımı söylemeye çalışıyorum. bu mekânın benim karakterim olmayacağını, bunu kabul etmediğimi ilk önce kendime tekrar tekrar hatırlatmak istiyorum. bu şekilde başka hayatları yazarken kendimi var ediyorum aslında” diyen Murat Saat, 28 Aralık 2017'de geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti.
Murat Saat, hapishanede yazdığı öykü kitabıyla 2014 Uluslararası Ankara Öykü Günleri Derneği Öykü Ödülü almıştı.
Aklımda ihtimaller sıralamıyorum. İhtimalleri sevmiyorum. En kötüsünden daha az kötüye tek tek yerleştirmeyi, onlardan inilip sıkılacak [çıkılacak olacak sanırım] bir merdiven yapıp kuruntu gecelerde o basamakları adımlamayı göze alamıyorum.
Siyasi hükümlü olarak 1992'den itibaren hapishanelerde yatmış ve 2017'de hapishanede geçirdiği kalp krizi ile hayatını kaybetmiş Murat Saat. Hapishane edebiyatının kendine has bazı özellikleri oluyor ayrıca fiziken, ruhen, siyaseten insanı bu denli zorlayan koşullarda üreten yazarlar konusunda tam içtenlikli eleştiri de yapılamıyor çoğu kez.
Ancak Murat Saat'in ilk kitabı Yoksa Sen Benim En İyi Arkadaşım mısın? tüm bu çekincelerden, uzak bir şekilde kesinlikle çok başarılı bir kitap. Bir öykü kitabı ama zincir öykülerden kurulan bir roman. Öyküler arasındaki bağlantılarıyla çok başarılı ve çok zeki bir kurgu ve dil.
Kesinlikle tavsiye ediyorum.
Murat Saat'in ilk hikaye kitabı "Yoksa Sen Benim En İyi Arkadaşım Mısın?"ı (YSBEİAM) şaşırtıcı derecede iyi bulunca yazarın bu diğer kitabını da okumaya karar verdim. Ancak bu kitap YSBEİAM'dan çok daha geride kalıyor. Kitaptaki kayda değer hacme sahip iki hikaye olan Kızıl ile Lea, Aylak Adam ve Çavdar Tarlasında Çocuklar romanlarından ilhamla yazılmış gibi duran ama şahsen derinlikten yoksun olduğunu düşündüğüm hikayeler. Karakterler doğru dürüst kurulmuyor, kurulan tek karakter olan Lea'yı da sevemedim. Nasıl desem, garip bir entelektüel arayışta olan uçuk bir tip Lea. Stilize bir şeyler inşa edilmeye çalışılırken başarısız olunmuş diye düşünüyorum. Yazar YSBEİAM'da okuru da etkileyen bir enerjiyle karakterleri okurun önemsemesini sağlarken, burada daha çok beğenmen için uğraşamam gibi bir tavır var. Bu hikâyeler üzerinden tasarlanmış üst kurgu ise YSBEİAM'daki gibi heyecanlandırmıyor, zaten "defter" başlıkları bu konuda önceden de bir fikir veriyor. Diğer görece daha kısa hikayeler arasında ise bilim kurgu yönü olan Ters Kule ve Üzüm Salkımı güzeldi, hele Üzüm Salkımı gerek kurgu ögesi gerek aktarımıyla harikaydı. Keşke bu fikrin üzerine bina edilen daha çok hikaye okusaydık diye düşünmeden edemedim. Ama geri kalanı okumasam da olurmuş.
Ters KuleMurat Saat · Dedalus Kitap · 201811 okunma
Bazı kitaplar daha okunmadan 1-0 önde başlarlar. Yani, bir kitabı sadece elinizde tutuyor olmak bile, hatta o kitabın varlığı bile bazen kitabın iyi olmasa da “iyi bir şey” olduğuna işarettir. “Genç yaşında siyasi suçlardan dolayı müebbet hapse mahkûm edilen Murat Saat’in hikâye kitabı…” diye başlarsak, neden bunları söylediğim anlaşılacaktır. Bu