Hakkında
1975'te Ardahan'da doğan yazar 1991'de Paşabahçe Ferit İnal Lisesi'nden mezun oldu. 1997'de Marmara Üniversitesi Tarih Öğretmenliği Bölümü'nde Lisans, 2000'de aynı üniversitenin Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü'nde master ve 2008'deyse doktora eğitimini tamamladı. 2001-2002'de vatanî görevini Sivas/Divriği'de yedek subay öğretmen olarak yerine getirdi. 1998-2012 yılları arasında MEB'e bağlı değişik okullarda tarih öğretmeni olarak görev yaptı. Temmuz 2012'de Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi FEF Tarih Bölümü'ne yardımcı doçent olarak atanan yazar, Aralık 2012 Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi FEF Tarih Bölümü'ne geçti. 2012'de doçentlik unvanı alan yazar hâlen aynı üniversitede öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Evli ve bir çocuk babası olan yazar İngilizce bilmektedir. Çalışmalarını Osmanlı devlet teşkilâtı ve vakıf sistemi üzerinde yoğunlaştıran ve akademik dergilerde yayımlanmış birçok makalesi bulunan yazarın yayımlanmış eserleri şunlardır:
M. Yıldız, Osmanlı Vakıf Medeniyetinde Bir Veziriazam Hayratı: Amcazade Hüseyin Paşa Vakfı, İstanbul 2011;
M. Yıldız, Bahçıvanlıktan Saray Muhafızlığına: Bostancı Ocağı, İstanbul 2011;
Rodos'un Fetih Günlüğü: Fetih-nâme-i Cezîre-i Rodos, haz. M. Yıldız, İstanbul 2011;
M. Yıldız, Balkanlar'daki Osmanlı Vakıf Mirasından Amca Hasan Ağa Vakfı, İstanbul 2012;
N. Öztürk - M. Yıldız, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları: Osmanlı Tarihçileri (Ahmedî'den Ahmed Refik'e), Bilge Kültür Sanat, İstanbul 2013.
Unvan:
Yazar
Doğum:
Ardahan, 1975
Okurlar
10 okur okudu.
10 okur okuyacak.
Sözler ve Alıntılar
Bostancılar genellikle dört şekilde emekli olurlardı. Bunlar emektarlık, kötürümlük, maluliyet, yaşlılık ve hastalık ile bahçe mahsulünü toplayıp bedelini padişaha teslim etmekti. Bunlardan geçerli olan en yaygın sebep emektar olmaktı. Sefer veya görev esnasında yaralanmak, emekli olmada etkili olan bir diğer faktördü.
Sayfa 94 - Bostancıların Emekli Olma Yolları
Ecel şerbeti..
Eğer padişahtan af haberi gelirse bostancıbaşı tarafından tutukluya beyaz kadehte şerbet ikram edilir ve kendisi sürgün edilirdi. Şayet tutuklu hakkında idam emri çıkmışsa kendisine kırmızı kadehte şerbet ikram edilir, idamdan sonra ya denize atılır ya da gömülürdü.
Sayfa 173 - İdam görevi
Üst düzey devlet görevlileri için tam bir felaket olan müsaderenin gerekçeleri çeşitlilik arz ederdi. Bu gerekçelerin başında görevlilerin bir şekilde zimmetlerine para geçirmiş olması gelirdi.
Sayfa 181 - Müsadere
16. ve 17. yüzyıllarda Avrupalı seyyahlar İstanbul'u savaş ve istila görmemiş mutlu bir şehir olarak tanımlarlar.
Sayfa 147
Sekban, Türkçe "seynen, seğmen" kelimesinin değişikliğe uğramış hali olup düşman saflarını yırtıp parçalayan demektir. Sekbanlar, padişahla beraber ava çıktıkları gibi, seferlere de iştirak ederlerdi.
Sayfa 75 - Sekban Bölüğü
İletiler
Henüz kayıt yok
Yorumlar ve İncelemeler
