1992 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. Yüksek lisansını Londra Üniversitesinde hukuk alanında tamamladı. Manchester Üniversitesinde yürüttüğü doktorasını 'Early Development of Hanafi Usul Al-Fiqh Legal Theory' teziyle tamamladı. Bedir’in 'İslam/Hanefî hukuk teorisi' 'mukayeseli hukuk' 'İslam hukuku ve modernleşme' 'fetva edebiyatı' gibi farklı çalışma alanları yanında 'vakıf hukuku' ile ilgili çeşitli çalışmaları vardır. Murteza Bedir’in Buhara Hukuk Okulu: 10-13. Yüzyıllar Orta Asya Vakıf Hukuku Bağlamında Bir İnceleme; Kurban Kitabı; Hz. Peygamber’in Evrensel Mesajı: Sünnet; Fıkıh, Mezhep ve Sünnet: Hanefi Fıkıh Teorisinde Peygamber’in Otoritesi başlıklı kitapları yanında birçok çeviri, makale, tebliğ ve ansiklopedi maddeleri vardır. Bedir halen İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğretim üyeliği yanında İlahiyat Fakültesinin dekanlığını da yürütmektedir.
Hz. Peygamber'in dilinde nihai ilahî gerçekliğin bilgisi; âlim ise bu gerçekliğin bilgisine sahip olan öznedir. Nihai ilahî gerçekliğe ilişkin bilgi oluşturmamızın Kur'an'a göre yegâne yolu vahiydir. Kur'an insanoğlunun dünya hayatını, ebedî hayata hazırlık için bir "ara durak", geçici olarak kalınan bir yer olarak tanımlamaktadır. Bu ara durakta insan nihai gerçeği bulmakla edilmektedir. Ancak insan bu arayışında "Yaratıcısı tarafından yalnız bırakılmamış, bir lütuf ve rahmet olmak üzere peygamberler aracılığıyla kendisine ilahî gerçekliğin bilgisi tekrar tekrar hatırlatılmıştır. Bu hatırlatmaların son halkası Hz. Muhammed'in mesajıdır.
Bugün "şeriat" sözcüğü tarihsel bazı nedenlerden dolayı ülkemizde pek çok insan için hoş çağrışımlar yapmasa da, aslında bu kavram Hz. Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) Medine'de kurmuş olduğu yeni toplumun hukukun üstünlüğüne olan inancını temsil etmekteydi. Çünkü şeriat insanların hukuk önünde eşit olduğu fikrine da yanır. Şeriat, Hz. Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) ideallerini gerçekleştirmek üzere toplumsal düzeyde attığı somut adımların adıdır ve bu anlamıyla onun sünnetinin bir parçasıdır. Tarih boyunca Müslümanlar bu şeriat anlayışı sayesinde başka milletlerle kıyaslanamayacak ölçüde hukukun üstünlüğüne değer vermişlerdir. Şeriatın kuru ve katı bir hukuk sistemi şeklinde algılanarak içeriğinin boşaltılması ve şekle indirgenmesi büyük bir hata olmuştur.
Sünnet'in İslamdaki yerine dair kapsamlı bir çalışma olmuş. Hadis usulüne dair kafanızda sorular varsa Murteza Hoca kapsamlı bir şekilde sünnetin yolunu, yerini açıklamış. Sahih hadisler ile sünnetin ilişkisini kafamda oturttuğumu söyleyebilirim. Çağımızda sünnetin yerini fıkıh, tefsir, hadis, tasavvuf gibi ilim alanları ile detaylı açıklamış hoca. Mezhepleri reddeden ve hadisler, sünnet noktasında ince çizgiyi kaçırmış kişilerin özellikle okuması gereken bir kitap. Murteza hoca bu konulara dair de güzel noktalara değinmiş.
Hanefi fıkıh anlayışında Hz. Peygamberin sav otoritesi hadis-sünnet ilişkisi içerisinde incelenmiş. İlk kaynakların kullanıldığı çalışma, Türkiye'de hadis araştırmacılarının yetersiz kaldığı Hanefi haber teorisini en güzel ve akademik bir üslupla inceliyor. Yanı sıra literatürde ehl-i hadis ve ehl-i re'y ayrımına dair bilinen yanlışları, ulemanın asıl kastını ve ilk dönem fakihlerinin asıl amaçlarını fıkıh usulü-kelam ilişkisi içerisinde güzelce işliyor. Hadisçiler ile Hanefilerin yaklaşımları ve Hanefilerin sünnet müdafaası kafalardaki soruları cevaplayabilecek ölçüde işlenilmiş.