Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Musa Uysal (Emmi)

Musa Uysal (Emmi)Tıkı Öyküler yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
2
Okunma
0
Beğeni
686
Görüntülenme

Hakkında

Musa Uysal (Emmi), eğitimin, örgütçülüğün ulu çınarıydı. 1926"da Çorum"da dünyaya geldi. Türki Ülkesinde ( Çerkez Cumhuriyeti ) baskı ve katliamlar bedeniyle Türkiye"ye göç etmişlerdi. Babası köy imamıydı. İkinci Dünya Savaşı döneminde ( 1939-1945 ), çalışma yaşındaki erkekler silah altına alınırlar. Böylece üretim düşerken, kıtlık ülkeyi kasıp kavurmaya başlar. İmam baba dinsel eğitimli olsa da tutucu değildir. Çocuklarını okula gönderdi. Musa hem ilk okula gitmekte, hem de babasının denetiminde kur"anı ezberlemeye çalışmaktaydı. 1940"ta Kastamonu"da “ Gölköy Enstitüsü” açılır. İlkokulu bitiren Musa, Gölköy Enstitüsü"ne örgenci olarak alınır. Köy Enstitülerinin kuruluş amacı, Türkiye nüfusunun o/o80"inin yerleşik olduğu kırsal halkını her yönüyle topluca kalkındırmasını gerçekleştirmekti. Köy Enstitülerinde ezberi eğitim değil, uygulamalı eğitim ilke edinilmişti. Musa ( emmi ), diğer öğrenciler, yöneticiler, öğretmenler iç içe, elele ve imece kültür, tarım ve sanata yönelmişlerdi. Bilgi ve becerilerle donatılmış öğretmen yetiştiriliyordu. Musa Uysal ( emmi) bu öğretmenlerden biridir. 1945"te öğretmen olarak köye atanır. Dönemin ulaşımı, iletişimi, haberleşmesi yok denilecek sınırlardaydı. Bu zor koşullarda Musa emmi kitap alıyor, köylüleri bilgilendirmeye, sağlık konusunda yardımcı olmaya, ilkokulu bitiren örgencileri en azından yatılı okula göndermeye çalışıyordu. Musa"nın gecesi, gündüzü yoktu, hep çalışıyor, hep çalışıyordu. Köy halkı Musa emmiyi seviyor ve bağrına basıyordu. Musa emmi tipik bir halk adamıydı. İleriyi görüyor, demokratlaşmanın yöntemlerini araştırıyordu. Bir yandan yöre halkına öncülük etmek ve örgütlemek; diğer yanda öğretmen örgütlerinde görev almayı ilke edinmişti. TÖDMF"nın üyesi, TÖS"ün üyesi ve şube başkanı, bölge temsilcisi, genel yönetim kurulu üyesi, TÖBDER"in kurucusu, genel yönetim kurulu üyesi, EĞİT-DER""in üyesi ve temsilcisi oldu. Musa Emmi"yi 1965"de TÖS örgütçülüğü sırasında tanıdım. Öğretmen örgütlerinin içinde birlikte mücadele verdik. Bu birlikteliklerimiz 29 Kasım 2008 cumartesi günü saat 23.00"e değin sürdü. Yani 43 yıl. Emekçilerin, aydınların yazgısı gibi Musa Emmi"nin yazgısını egemen güçler yazmıştı. Açığa alınma, sürgün, gözaltına alınma ve işkencelerden geçme, tutukluluk, uzun yıllar zindanlarda tutsak edilme, zorunlu sürgün, emminin yaşamını oluşturuyordu. Baskılar ve zorluklar karşısında gülücüklü esprilerle “ onlar gasp ederek elde ettikleri çıkarlarını koruyorlar, biz ise gasp edilen haklarımızı ve özgürlüğümüzü, insanca yaşamımızı geriye almaya çalışıyoruz. Bu çıkar çatışmasıdır, elbetki bunlar yaşanacaktır” diyordu Musa Emmi. Öylesine bilinçli ve dirençliydi. Bunca baskı, zorluk ve engel karşısında eşi Ayşe ile birlikte dik durdular.Dört evladını yüksek örgenime yolladılar. Kimi profesör, kimi doktor, kimi öğretmen oldular. Baba ve annelerinin direncini sürdürecek ayrıca buna ilave olarak bilgi ve hoşgörü kazanacaklardı. Musa Emmi"nin uğraşı emekçilerin ve öğretmenlerin örgütlenmesi ile sınırlı değildi. Okuyorlar, yazıyorlar ve araştırıyorlardı.
Doğum:
Çorum, 1926
Ölüm:
1 Aralık 2018

Okurlar

2 okur okudu.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Şu ülke ne garip bir ülkedir ki, köpeğini bağrına basan insanlarla, çocuğunu sokağa atan insanlar aynı topraklar üzerinde yaşamaktadırlar.
Sayfa 36
Evet, deliyim.İsterek, bilerek, bir delilik yapmak istiyorum. Öyle seviniyorum, öyle sevinçliyim ki değme gitsin.İçime içime sığmıyor. Yıllardır yüreğimde düğümlenip kalan bu kördüğümü bugün çözeceğim. Delilik, kurban olayım sana!
Sayfa 164 - Kalkan Matbaacılık
Reklam
Ögretmen çocuklarını, cocuklarda öğretmenlerini sevmese çocuklar okur mu?
Sayfa 13
Haksızlıklara göz yummaz, doğruyu söyleyecek kadar da yürekli olursan bir deli yaftası yapıştırırlar göğsüne .Sonra kendin de inanırsın kendi deliliğine, böyle ıssız sessiz ve de kimsesiz yaşayarak yaşlanır ve günün birinde çeker gidersin bu dünyadan.
Sayfa 175
Sokak Hayvanları
Ne yapsınlar? Onlarda böyle başkalarına yaranarak, hizmet ederek, ekmek kırıntılarını, sofra artıklarını hak etmek zorundaydılar. Başka çareleri yoktu.
Sayfa 43
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok