Mustafa Çolak

Mustafa ÇolakBülent Ecevit Karaoğlan author
Author
8.3/10
26 People
146
Reads
8
Likes
3,103
Views

Mustafa Çolak Posts

You can find Mustafa Çolak books, Mustafa Çolak quotes and quotes, Mustafa Çolak authors, Mustafa Çolak reviews and reviews on 1000Kitap.
Devrimci bir ruha sahipti. Vatanı "hemen kurtarmak" istiyordu. Zira kaybedecek hiç zamanı yoktu. Fakat diğer bütün ittihatçılar gibi tecrübesizdi, plansızdı ve fanatik bir vatanperver olduğu için "dönemin ruhunu", dünyanın gidişatını tam olarak anlayamıyordu.
Sayfa 317
Talat Paşa anılarında, Ermeni çetelerin Müslüman kadın, çocuk, ve erkekleri vahşice katlettik­lerini Rus subayların raporlarına dayanarak anlattıktan sonra şöyle devam etmektedir: "...Bütün bu vahşilik ve ci­nayetler karşısında savaşı kazananlar susuyor ve eylem­leri yapanları alkışlıyorlar. Demek ki dünyada, biri kaza­nanlara, biri yitirenlere özgü olmak üzere iki türlü adalet varmış. Gerçekte yalnız bir tek adalet bulunmalı; bu ada­let uygulanamadığı takdirde yerine getirecek manevi bir güç vardır ve zaman da uygulanmasına engel olamaya­caktır."
Sayfa 283
Reklam
Teilirian'ın polisteki sorgusunda ve daha sonradan mahkemedeki savunmasında "...Talat Paşa'nın öldüğünü duyan vatandaşlarım, rahat bir nefes alacak ve bu başa­rımdan ötürü benimle iftihar edeceklerdir...” gibi propa­ganda içerikli sözleri, onun ciddi bir "beyin yıkama" sü­recinden geçtiğini göstermektedir. Dolayısıyla cinayetin arkasında, tetikçi Teilirian'ı azmettirenlerin kimler olduğu bugüne kadar net olarak ortaya çıkmamıştır. Fakat bilinen bir gerçek var ki, o da Talat Paşa ve diğer birçok ittihatçı­nın Ermeni teröristler tarafından öldürülmesi planlarının Taşnak Cemiyeti tarafından yapıldığı ve bu cinayetlere de eski Yunan intikam tanrıçasının adıyla "Operasyon Nem­esis" dendiğini bilmekteyiz.
Sayfa 246
Talat Paşa’nın eşi Hayriye Hanım; “Berlin'de beş parasız kaldığımız günle­rimiz oldu. Parmağımdaki yüzükleri sattık. Nihayet kendi­sine (Talat Paşa) verilen son hatıraları ve nişanları bile...”
Sayfa 240
Talat Paşa'nın evi yalnız Almanya’dan değil, Avrupa'nın her yerinden gelen ittihatçıların buluşma merkezi olmuştu. Talat Paşa, öldürüldüğü gün olan 15 Mart 1921 tarihine kadar Berlin'de bu evde, kimliğini gizleyerek, ekonomik ve sağlık sıkıntıları içinde sade bir hayat sürdürmüştü.
Sayfa 240
Talat Paşa önce, ülkeyi terk etmek istememiştir. Ancak İstanbul işgal altındayken İttihat ve Terakki ileri ge­lenlerinin adil olmayan bir yargılama sonucu idam edilme ihtimalleri yüksekti. Bu nedenle Talat, Enver ve Cemal pa­şalar ile İttihat ve Terakki'nin ileri gelen altı önemli şah­siyeti 1 Kasım'ı 2 Kasım'a bağlayan gece İstanbul Bo­ğazı'nda açıkta bekleyen Alman torpidosu ile yol alıp 3 Kasım günü Sivastopol'a ulaştılaır. Aynı gün Kırım'daki Alman Askeri yetkililerin yardımı ile Ak Mescit'e (Simfe­ropol), oradan da 7 Kasım'da takma isimlerle gizli bir şe­kilde, mahiyetleriyle birlikte Berlin'e varmak üzere yola çıktılar. Berlin'e doğru hareket eden İttihatçılar arasında Enver Paşa yoktur. Enver Paşa, Ak Mescit'te kalıp Trans­kafkasya'da İslam ordusu kurma çalışmalarını sürdüren kardeşi Nuri Paşa'nın yanına geçmek istemişse de Alman­lar -kendi çıkarlarına aykırı buldukları için- buna müsa­ade etmemişlerdir.
Sayfa 236 - pdf
Reklam
"...Öyle bir duruma gelebiliriz ki istifa etmek zorunda kalabilirim... Şayet Bulgaristan barış imzalayıp, İtilaf Devletleri Bulgaristan'ı işgal ederlerse ve Bulgaris­tan ile beraber Osmanlı üzerine yürürlerse, Suriye ve Fi­listin'deki askeri durumumuz da göz önünde bulundurul­duğunda savaş kaybedilmiş demektir. Ben böyle bir barış imzalamak istemediğim için de, o zaman istifa ederim.”
Sayfa 232 - pdf, talat paşa
Talat Paşa: "Ben yatağımda ölmeyeceğim."
Sayfa 231 - pdf
Siyonizm Yahudilerin "milli Davası" idi ve Yahudiler bu yolla tekrar yurt edinmeyi düşünüyorlardı. Yahudiler şunu da iyi biliyorlardı; milletler önce "yurt" sahibi olurlar sonra kısa zamanda devletlerini kurarlardı. Yahudilerde de öyle olacaktı. Siyonizmin zorluğu da tam bu noktadaydı. Zira Filistin'deki Araplar ve Türkler, şayet Siyonizm başarıya ulaşırsa bu topraklardan atılacakla­rını düşünüyorlardı. Bernstorff'a göre böyle bir durumun insanlık için faydalı mı yoksa zararlı mı olacağı tartışma konusuydu. Dolayısıyla Filistin bölgesinde mülklerini ko­rumaya çalışan Türkler ve Araplar bu yüzden suçlanamaz­lardı. Çünkü onlar Siyonizm için topraklarını terk etmek istemiyorlardı. Ayrıca bir de aşırı dindar Yahudiler grubu vardı. Zira bu grup Yahudiliği bir "dini cemaat" olarak ve Filistin'e göç etmeyi dini bir görev olarak görüyordu. Bun­lar devlet istemiyorlardı. Sadece o topraklara yerleşip dini vecibelerini yerine getirmeyi istiyorlardı. Halbuki Siyonist­lerin geneli bağımsız bir Yahudi devleti peşindeydiler ve Si­yonistler dinlere karşı eşit mesafede duruyorlardı. Bu açı­dan bakıldığında Siyonistlerin din algısı, Protestanların din algısına benzemekteydi. Dolayısıyla Filistin'deki Türkler ve Araplar,, aşırı dindar Yahudileri, kendileri için tehlikeli gör­müyorlardı. Zira onlar devlet ve toprak istemiyorlardı. Sa­dece kendi topraklarında ibadet etmek istiyorlardı. Onun için bölgede Türkler ve Araplar, aşırı dindar Yahudilerden rahatsız olmamakta, fakat Siyonistlerden ve onların hedef­lerinden rahatsız olmaktaydılar.
Sayfa 218
Birinci Dünya Savaşı'nın zayıf halkalarından biri olan Rusya'daki çarlık rejimi, Şubat ve Ekim 1917 devrimleri sonucu yıkılmıştı. Kurulan yeni hükûmetin "ilhaksız ve tazminatsız barış" isteyip savaştan çekilmek istemesi, İt­tifak Devletleri için önemli bir başarı olmuştu. Zira İtilaf Devletleri'nin Rusya Cephesi çökmüş oluyordu. Fakat Rus Devrimi, Osmanlı- Alman ittifakını da çökme noktasına getirmişti. Şöyle ki; Rus orduları işgal ettikleri Osmanlı topraklarını ve Kafkasya'yı boşaltmak zorunda kalmışlardı. Bunun üzerine Bakü petrolleri, Transkafkasya'daki demir yolları ve Batum limanına sahip olmak isteyen Almanya ile "turana giden yolu" kontrol altında tutmayı amaçlayan Osmanlı Devleti arasında sert bir rekabet başlamıştı. Brest-Litovsk Antlaşması'ndan sonra rekabet daha da artmış ve nihayet Osmanlı askeri birlikleri ile Alman bir­likleri arasında Kafkasya'da ufak çatışmalar bile başlamıştı. Dolayısıyla Birinci Dünya Savaşı'ndaki Osmanlı-Alman ittifakı kopma noktasına gelmişti. İttifakı kurtarmak ve Osmanlı-Alman problemlerine çözüm bulmak için her iki tarafın diplomat ve askeri bürokratlarının göstermiş oldukları karşılıklı çabalar sonuç vermiyordu. Bu durumda Talat Paşa, bizzat Berlin'i ziyaret ederek çökme noktasına gelen Osmanlı- Alman ittifakındaki sorunları gidermek istiyordu.
Sayfa 143 - pdf
372 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.