Mustafa Kemal Coşkun

Sınıf, Kültür ve Bilinç author
Author
Translator
7.0/10
1 People
14
Reads
3
Likes
3,392
Views

Mustafa Kemal Coşkun Quotes

You can find Mustafa Kemal Coşkun quotes, Mustafa Kemal Coşkun book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Tanıdık geldi mı size
Aras: Hanımlar, mola süreniz bitti. Geçen her saniye sizin cebinizden çıkıyor, hadi bakalım telefonlara! Hadi bakalım! Ayşe: Aras Bey, Tamer'in atağı kırıldı biliyorsunuz, bir hafta ise gelemeyecek raporu masanıza bıraktım. Aras: Bir hafta mı? Zeynep: Ancak o zaman yürüyebilecek. Aras: Biz onu evden aldırırız bir şey olmaz. Halı saha maç yapmıyoruz kızlar, oturacak eliyle, ağzıyla çalışacak hepsi bu.
Filmin en etkileyici ve çağrı merkezi çalışanları Içın "bardağı taşıran son damla" olacak olay ise, Eylem isimli arkadaşlarının bayılma sahnesidir. Aras'ın günün ciro düşkünlüğünü kapatmak için yaptığı " motivasyon" konuşması esnasında Eylem, yeri den kalkar ve bağırmaya başlar: "Ya yeter artık yeter! Yeter dayanamıyorum artık dayanamıyorum! Yeter artık ya köle mi zannediyorlar bunlar bizi? Dayanamıyorum artık ya! Kulağım duymuyor artık yeter!"
Reklam
Zira sınıflı toplumlarda işçilerin ve yoksulların diyelim her tür kötülükle ( yani aklınıza gelebilecek her türden taciz, tecavüz, hırsızlık, kumar, ayyaşlık, eşe karşı şiddet vb. ile) özdeşleştirilmesi, burjuvazinin ve orta sınıfların varlığının manzarasını, doğal arka planını oluşturur. Diyelim bir tecavüz taciz, olmadı herhangi bir düzenbazlık vakası varsa bunu yapan mutlaka bir işçidir, olmadı yoksuldur, hatta daha da ötesi, olsa olsa en düşük ücreti alan, örgütsüz, hatta belki göçmen işçilerdir bunlar. Çok açık biçimde yapılmadığı müddetçe doktor, avukat, profesör vb'nin bunları yapacağı düşünülmez zira. Benzwr biçimde , işçiler "işten kaytarırken" yöneticiler ya da amirler "dinlenmek için izin alır"
Bereketli Topraklar Üzerinde, Lukacs'ın bahsettiği gerçeğin şimdi olana indirgemediği, daha farklı bir yaşamın hayal edilebileceği veye kurulabileceği mesajını da veren toplumsal gerçekçi bir romandır.
Hasan'ın kolunu makineye kaptırdığını gören karısı Hacer,onun kopmuş kolunu patron Salim Beye atar ve "Alın diyetinizi, kim ödeyecek bizim diyetimizi?" diye bağırır. Daha sonra elini balyozu alır ve önce makineye yönelir, ancak onun suçsuz olduğunu söyleyerek Bilal Usta'ya yönelir,onunda suçsuz olduğunu söyler ve patrona yönelir ana Geçere göre o da suçlu değildir. Daha sonra işçilere dönerek "suçlu biziz" diye haykırır.
Lütfü Usta gitse de kalsa da hayatının çok zor olacağını bilir, çünkü artık "kime uşaklık ettiğini" bilir. Bu yüzden Lütfü Usta'nın son sorusu, - "Ayrılmak mı zor, bu mutfakta kalıp hizmet etmek mi?" - Bir strateji sorunsalına işaret eder. Filmin bu soruyu yanıtsız bırakması, asıl altı çizilmesi gereken şeyin stratejiden öte etrafındaki sömürü ve şiddet ilişkilerinin farkına varmak olduğunu gösterir.
Reklam
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.