"Para,delikanlı, para. Para kazan. Hayatta ne yapacağını bilmiyorsan ben söyleyeyim, para kazan. Hayatta karşılaştığımız sorunların yüzde seksenini çözer para, eğer paran varsa düşsen bile altına güvenlik ağın olur, kaç kere düşersen düş her zaman ayağa kalkar ve hiçbir şey olmamış gibi baştan başlarsın."
"Peki geri kalan yüzde yirmiye ne oluyor, parayla satın alınamayacaklara?"
Piyanist yine gülümsedi ama bu seferki tebessümünde acı bir keder vardı. Aceleyle bir yudum alıp şöyle dedi: "O parayla satın alamayacağın yüzde yirmi sağlık ve aşk acısıdır. Onlara yapacak bir şey yok, delikanlı, dünyadaki bütün altınlar o iç huzurunu, rahatlığını satın almaya yetmez. Eğer aşkta ya da sağlıkta şansın yaver gitmezse sıçtın."
Kitabı raflarda gördüğümde çok dikkatimi çekmemişti, taa ki arka kapak yazısını okuyana dek. ''Hiç kimse benim kadar iyi bilemez yalnızlığı. Hiç kimse. Ne uzun kış gecelerinde yatakta yanında bir çift soğuk ayak bulunmasının ne demek olduğunu hiç bilmeyenler. Ne saçlarını sabunlayan şefkatli parmakları hiç tanımamış olanlar. Ne parkta kimsenin oynamak istemediği şişman çocuk. Ne de yazın kız arkadaşı olmadığından köy kütüphanesindeki bütün kitapları okumuş sivilceli, gözlüklü ergen. Hiç kimse. ''
Öyle bir kapak yazısı ki adeta yalnızlığı paylaşmak isteyenlere seslenir gibi.
Ben beğendim. Okumanızı tavsiye ederim.