ölene kadar biz
deşecekler her yerimizi tank, tüfek, süngülerle
olsun, varsın olsun be iki gözüm, şah damarım
kahrımız talan edecek tohumlarını
bekle sen ey İbrahim'in nesli
iki secde arasına dualarımızı katık edeceğiz de
gün yüzü görmeyecekler
İhsânı bol olana sevdalıyken, insana dair her şey ne kadar da az görünüyor gözüme
verseler verseler ne kadarını verirler Şirâze
verirken kaç ölçer, kaç biçerler.
Buralardayım; ikinci paragrafın üçüncü satır, sekizinci kelimesinde
sayfalardan iki-yüz-yetmiş-dokuz
okuya okuya bul beni Şirâze
bu kargalar susmuyor Şirâze
biliyor gibiler gizlediklerimi
sildiklerimi
sezdiklerimi
bitirdiklerimi
yitirdiklerimi
ben’deki sen’i
her gün biraz daha kuytularıma çekildiğimi
ve biliyor gibiler yaşamaktan vazgeçtiğimi.
inatla hayatı hatırlatıyorlar bana
her sabah çığlık çığlığa
Ne çok acı biriktiriyoruz Şirâze
İyileşemedikçe ben, gün gün aramız açılıyor seninle
''bugün- yarın'' derken verdiğim sözü tutmak için
Ömrü yarılamışım farkında değilim.