Sevgilim sana İsa’dan ve Musa’dan
bahsetmek istiyorum.
Ay’ın, Dünya’nın etrafında kaç kere döndüğünden,
Sivrisineğin tam kırk yedi dişi olduğundan
ve
Gök kubenin altında konuşulan her dilden.
Saçlarının önüne düşüşünü nasıl sevdiğimden,
Ben dünyayı yeşil görsem sana derim ki:
"Sevdiğim bu dünya yeşil görmüyor musun?"
Sen başını kaldırır ve bakarsın:
"Sevgilim bulutlar ne biçim de yeşil!"
Ortası kırık beyaz bir gençliktir şimdi akşamlar
İnanır mısın yine de bir hamak huzuru çökmüş üzerimize
hamak huzuru bu
başıboş serseriliği temsil eder.
Öyle bir uzatmışım
"Sevgilim sana İsa’dan ve Musa’dan
bahsetmek istiyorum...
Ay’ın, Dünya’nın etrafında kaç kere döndüğünden,
Sivrisineğin tam kırk yedi dişi oluşundan
ve
Gök kubenin altında konuşulan her dilden.
Saçlarının önüne düşüşünü nasıl sevdiğimden
bahsetmek istiyorum sana.
Sabahları evde çıplak ayak yürümeyi,
sen uyanmadan masada çayı
Sevgilim sana İsa’dan ve Musa’dan
bahsetmek istiyorum.
Ay’ın, Dünya’nın etrafında kaç kere döndüğünden,
Sivrisineğin tam kırk yedi dişi olduğundan
ve
Gök kubenin altında konuşulan her dilden.
Saçlarının önüne düşüşünü nasıl sevdiğimden,
Yörüngesinden çıkmış gezegenler gibiydik.
Seninle ben.
Kıskıvrak düşünce bulutlarının arasında,
bir toz yığını misali hükmediyorduk akan zamana.
Yanına uzanınca şakıyan mısralarım,
kapının kapanışıyla sönen yıldızlara benzerdi,
bana sorarsan ucuz bir şarkıdan ibaretti
sensiz sonbahar,
ah sevgilim!
-Bak bu da yine amansız bir aşk şiiri.
Seninle ben