Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı Başkanı.
Bilimsel araştırma konusu olarak; dünya bilimine ve barışına katkısı olması sebebiyle, dünya kültürleri içinde önemli bir yeri olduğuna inandığı Türk Kültürünü incelemeyi hedeflemiştir. Bir kültürün oluşmasındaki en temel unsurun dil olduğunu göz önünde bulunduran Necati Demir, ilk araştırma ve çalışmalarını dil üzerinde yapmış, Türkçe kelimelerin kökenlerine inmiştir. Araştırmasını yaptığı kelimelerden biri de, birçok yabancı dil bilimcisinin dikkatini çeken yılkı sözcüğüdür.
Türk Kültürünün binlerce yıl; önceleri Fars ve Arap; 1850’lerden sonra Avrupa; 1950’lerden sonra ise Amerikan kültürlerinden etkilendiğini; Türk toplumunun bugün kendi kültürünü unutarak başka kültürlerin gölgesinde kaldığını Gölgede kalanın gölgesi yoktur ifadesiyle vurgulayan Necati Demir, bu büyük kültürün yeniden hatırlatılması ve canlandırılmasına katkılarda bulunmuştur. Bu amaçla 1984 yılında başlattığı çalışmaya arkadaşlarını da ortak etmiş ve bir bilimsel çalışma gurubu oluşturmuştur. Bu bünyede; Türkçe olduğu kadar yabancı dillerde de yayımlar yaparak, bu kültürü tekrar uluslararası bir platforma taşımıştır.
Bir ülke kültürünün oluşmasındaki önemli etkenlerden bazıları olarak; ninnileri, çocuk oyunlarını, mânileri, masalları, fıkraları, atasözlerini, tekerlemeleri, türküleri, efsaneleri, destanları, ... örnek göstermiştir. Necati Demir, ayrıca 20 yıl boyunca alan araştırması yapmış, Türk Masalları, Türk Efsaneleri, Türk Ninnileri, Türk Manileri, Türk Atasözleri ve Türk Çocuk Oyunları’nı derleyerek Sözlü Türk Kültürü’nün en büyük arşivlerinden birini kurmuştur. Bu araştırmaların birinci ciltleri yayımlanacak duruma gelmiştir.
"Şükürler olsun ki gönlüm Türkistan tarafına meyletti. Türkistan'ın sıcaklığı gönlüme düştü. Çünkü gönlümde kalıcı bir huzur oluştu. Zira Türkistan tarafı, Müslümanlığı kabul edip imanlı olma devletinden, ayrıcalığından ve mutluluğundan nasibini alamamıştı. İslamın kılıcı oraya kadar ulaşamadı. Gelecekte, kıyamet gününde o Türkistan tarafında ki ümmetlerimin hâli nasıl olacak diye çok çok üzgün ve perişan idim. Şimdi çok mutlu oldum."
Tarih için kaynak kitap önerileri çok soruluyor. Buradaki yazarların kitaplarına göz atmanızı öneririm. Bu da size son kez yaptığım amme hizmetim olsun zındıklar.
Türk Tarihi=>
Dede Korkut Destanı'nın Kazakistan ve Türkmenistan nüshalarında Azrail Janalgış olarak geçiyor. Can ve alıcı kelimelerini birleştirerek oluşturmuşlar. Türkçe'ye aşığım.
Öncelikle incelemeye kitabın isminden bahsederek başlamak istiyorum,felsefi propedotik kelimesi felsefeye giriş anlamındadır.Bu kelimenin kullanılma amacı Aristotelesin "propedotik" kavramına Türkçede ki giriş kelimesinden daha kapsamlı ve daha derin bir anlam yüklemiş olmasıdır.Bu kitap felsefeye ilgisi olan ama başlamak için yeterli altyapısı olmayanların zevkle okuyabileceği bir kitap.Kitapta Felsefenin mahiyeti,menşei felsefi akımlar,felsefenin temel soruları,felsefenin temel disiplinleri,günümüz felsefesi ve konuları işlenmiştir.Bu konular hakkında başlangıç bilgisi için yeterli ölçüde bilgiler mevcut.Konular sistematik felsefe disiplinin çerçevesi ve tarihi kapsamında değil problematik bağlamda işlenmiş ve detaylı bir şekilde anlatılmamış yalnızca konu hakkında bir fikir oluşmasını sağlıyacak düzeyde.Ama başlangıç için iyi bir kitap olduğunu düşünüyorum.Felsefe meraklılarına tavsiye ederim.
Felsefi PropedotikNecati Demir · Nobel Akademik Yayıncılık · 20174 okunma
Her Türk'ün okuması gereken bir kitap. Hele tarihle ilgileniyorsanız mutlaka okumalısınız. Kitabın bazı yerleri sıkıcı olsa da çok önemli bilgiler var. Kitapta Adem'den başlayıp Nuh oğlu Yafes'e, Yafes Oğlu Türk'e ve hatta Oğuz Kağan'a kadar ve Oğuz Kağan'ın soyundan gelen bazı Hanlar'ın seceresi var. Ve neredeyse hepsi hakkında bilgi verilmiş. Özellikle Oğuz Kağan'ın bir yaşındayken dile gelmesi, çocukluğu, putperest inancını taşıyanların içinde olmasına ragmen tek tanrıya inanıp çocukken Allah'ı durmadan zikretmesi , Kağan oluşu, fetihleri, Töresi çok etkileyici.
Dede Korkut Destanı geçmişten günümüze kadar ulaşan en güzel hediyelerden biri. Kapsamlı bir eser aradığımda karşıma çıktı ve birçok yazıttan, Oğuzname'den, iç ve dış kaynaklardan yararlanılarak hazırlanması ilgimi çekti. Hikaye anlatıcılığında başucu eserlerimizden birisi. Destanlardaki karakterler birebir gözünüzde canlanıyor ve siz de otağlarına misafir oluyor, onlarla hareket ediyorsunuz. Yazarın anlatım gücü, tasviri çok iyiydi. Sindire sindire zamana yayarak okuduğum bir eser oldu. Kitapta orjinal metinlerden de örnekler bulunmakta. Çok iyi derlenmiş bir kitap. Kütüphanenize eklemenizi tavsiye ederim. Her kitaplıkta olmalı ve okunmalı.