Ankara’da doğup, kitap okuma aşığı bir ailenin ve büyük bir kütüphanenin içinde büyümenin şansıyla önce okumayı sonra da okunmayı sevmiştir. Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji bölümünde öğrenimini tamamlarken okumanın hem akademik hem bireysel yönlerinin tadını çıkartmıştır. 15 yaşından beri bulduğu her klavyede kelimelerini ölümsüzleştirmeye çalışmaktadır ve şimdiye kadar kaleme aldığı dört eseri bulunan genç yazarın ilk kitabı Nefessiz Kalana Dek, gerçek yaşamdan öyküsüyle okuyucularla buluşmuştur.
Sevgi,fedakarlık ile paket halinde gelen bir hissiyat bütünüydü ve o daha önce bahsettiği fedakarlık denizinde boğularak öldüğü icin hayatın ona verdiği yaşama geri dönme şansını bir daha ölerek harcamak istemiyordu
"Kendi kendime davet ettiğim bir ölümdü o."
Sizi duygudan duyguya geçirecek bir aşk romanı okumak ister misiniz? Sevgili Yazarımız
Necef Temiz 'in ilk göz ağrısı 'Nefessiz Kalana Dek'..
Kitap kapak tasarımında Atakule detayıyla dikkatimi çeken, bir Ankara'lı olarak eserin Ankara detaylarıyla harmanlanmış olması
Nefes, Hakan ile katıldığı bir düğün davettin de arkadaşının ısrarı ile tanışır. Hayatının Hakan’dan önce ve sonra diye ikiye ayrılacağını asla düşünmemişti. Çünkü bu kadar aşık bir kadın olacağını kendi bile tahmin etmemişti.
İlk görüşte aşk ?
Hakan özgüveni yüksek bir pilot. Nefes gibi hemen kendini kaptırmıyor bu birlikteliğe. Geçmişte yaşadığı ve hala etkisinden kurtulamadığı aşktan dolayı
,belki de biraz temkinli yaklaşan Hakan’ın Nefes’e sürekli eski ilişkisinden bahsetmesi belki de Nefesi ona daha da çok bağladı. İlişkilerinde ki tüm zorlukları, fedakarlıkları sırtlanan, çabalayan taraf hep Nefes oldu. Bir zaman sonra kendine ördüğü görünmez duvarlarını yıkan Hakan, tüm ipleri Nefes’in eline bırakmaya başlar.
Hakan’ı acaba boğabiliyor muyuz? Kitabı hem kızarak, hem severek hem de söverek okumuş olabilirim Kitap o kadar güzel bir olay örgüsü ile yazılmış ki. Birincisi Nefes’in arkadaş grubuna, ikincisi Hakan için bu kadar gösterdiği çaba’ya okurken çok kızmıştım. -Hani neden ya! Neden yaparsın bunu kendine diye.
Ama sonra Kitap öyle bir son ile bitti ki. Umarım çok uzun süre bekletmez bizi yazarımız
“Aşk aklın en soylu zaafıdır.” demiş John Dryden.
İnsanın aklının dışına çıktığı tek yanı, aklını yitirmeyi sevdiği tek duygusu aşktır. Kitabımızdaki ana kadın karakterimizin yaşadığı şey ise tam olarak bu. Kendisini sorguluyor, yapmaması gerektiği şeyleri tek tek kendisine tekrar ediyor ama en sonunda yine “Aşk” kazanıyor.
Nefes, yüksek lisans