"Diyebilirim ki, son iki yüz yıldan beri tefekkür dünyamızı istilâ eden Batı’nın işportalarından gelişi güzel devşirilmiş sahte, sakat ve şahsiyetsiz paçavralar arasında benzerine güç rastlayacağımız dürüst, metin, dost ve bu toprağın bağrından fışkıran düşüncelerle dolu bir hazinedir
[Üstâd Bediüzzaman] Van Gölü'ndeki Akdamar Adası'nı kastederek,
"Bu adada on sene kalarak elli talebe yetiştirsem, o talebelerle İslâm'ı bütün dünyaya yayıp dünyayı fethedebilirim." diyordu.
(
-"Üstâd'ım, Âlem-i İslâm'ın hali ne olacak?" [sorusuna]
- [Üstâd Bediüzzaman şöyle cevap verdi;] "Kardeşim! Göreceksiniz, iniş bitti, çıkış başladı."
(Nakleden: Ali Akalay,
Üstad, namaz konusundaki hassasiyetlerinden birisini de Afyon Mahkemesinde ikindi namazı biraz geç kalınca gösteriyor. Hâkimden namaz kılmak için izin istiyor. Hâkim izin vermeyince vaktin tehlikeye gireceği sırada “Ben namaz kılacağım. Biz buraya namazın hukukunu müdafaa etmek için geldik. Bizim bundan başka bir suçumuz yoktur.” diyor. Hâkim de mecburen namaz kılmak için müsaade etmek zorunda kalıyor.
Cemil Meriç] Nur Talebelerini “İslâm’ın bayrağını zinde bir imanla gelecek nesillere devretmek için hiçbir fedakârlıktan çekinmeyen hem sayı, hem ihlâs bakımından önde olmak vasfını muhafaza eden” [
Cemil Meriç ile Nur Sohbetleri, s. 99] müstesna bir topluluk olarak kabul etmektedir.»
(Bir Okuyucunun İntibalarının Ötesinde Cemil Meriç’e Göre Said Nursî, Sempozyum Bildirisi, s. 13)
Bediüzzaman Said Nursî konusunda biz şimdiye kadar yanılmışız. Yanlış bilgi sahibi olmuşuz. Siyasi harıltı ve gürültüler içinde, Said Nursi’yi çok yanlış tanımışız
Üstadla beraberdik. Sonradan plâj yaptıkları yerde boğazdan koca bir yılan geliyordu. Bilek kalınlığında ve iki adam boyu. Ben taş aldım. "Mehmed ne ediyorsun?" dedi. "Yılanı kovalıyorum" dedim. "O gelsin dokunmaz, sürünsün, taş vurmak yok." dedi. "Biz, ufacık bir kanncayı öldüremeyiz, çok ufak bir mahlûk öldüremeyiz. Bize canlıları öldürmeye müsaade yok." dedi. Yılan onun merkebinin altından geçti. Biz yayan yürüyorduk. Hiçbir şey yapmadı. "O suya gidiyor." dedi.
Sözler, s. 532)
şeklinde dört basamakta, Cenâb-ı Hakk’ın rızasına vasıl olma yolunu belirtmiştir.
Mesleğinin esasını ise şu şekilde dile getirir:
“Risale-i Nur’un mesleği, nezihane ve nazikâne ve kavl-i