Necmettin Turinay sözleri ve alıntılarını, Necmettin Turinay kitap alıntılarını, Necmettin Turinay en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İşte bu yüzden bana en çok acı veren, kendi zamanımızda yeterince anlaşılmamak oluyor. Ne söylüyoruz, yeteri derecede kavranmaması, nasıl söylüyoruz fark edilmemesi!..
Yarınki Türkiye'nin kurucuları, yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, sabırlı ve azimli, lakin gösterişsiz ve nümayişsiz çalışan sulh cephesinin maden işçileri olacaktır.
Nitekim ne yüzyılını ne de kendisini bilmediğim klasik bir şairimiz, kendi yalnızlığına çekilmiş, oradan mırıldanır gibi konuşuyordu: "Âlemde kimse bilmedi gitti hakikatim."
"Büyük düşünür ve sanatçılar eserlerini yazarken kimseye cevap vermek ihtiyacını duymaz, başkalarını ikna gayretinden de bir o kadar uzak dururlar. Onlar kendi bestesini yapar gibi, ya da şarkısını söyler gibi yazarlar. Ayrıca alelâde okuyucudan ziyade, kendilerini anlayacak ehli vukuf bir zümreye hitap ettiğinin şuuru ile hareket ederler. Yaptıkları işin, ortaya koydukları sanatın kuşkusuz onlar da anlaşılmasını beklemez değildirler. Fakat unutulmamalı ki onlar sadece kendileri ile yarışır, her yeni eseri ile de gene kendilerini aşmak isterler. Yüksek sanatın ve düşüncenin kimselere itiraf edilmemiş bu yanı, sanatçıların içinde bir sır gibi saklı durur. O tür sanatçıların ve düşünürlerin yaşama iradesi, ya da haiz oldukları hayat hamlesi buna bağlıdır demek yanlış olmamalıdır."
Beş Şehir dikkatle okunursa orada, anlatıcının yanı sıra şehir, şehirdeki mimari eserler, onların bânisi büyük mimarlar, şairler, âlimler, büyük mutasavvıflar vs. Onların her biri, herhangi bir âlimin bilgi ve müktesebatına uygun bir dil ile değil, doğrudan bir sanatçının bakış açısı ile anlatılmaya çalışılır. Duyan, düşünen, canlı varlıklara dönüştürülerek yapılan bir yazmadır orada anlatılanlar. Onların her biri, bir bakarsınız kendi zamanlarını yaşıyormuş gibi hikâye edilirler; bir de bakmışsınız ki bugünden geriye doğru, kendi hatıralarının peşinde uzun seyahatlere çıkmış görünürler. Bir de bu eserlerin ve tarihin canlı, yaşanmış hatıralarını, onların hemen yanı başlarında oturmuş, sırtını duvarlara yaslamış bir vaziyette dinleyen, duyan bir kalp!.. Tarihin ve zamanın gizli diline aşina, entelektüel bir ruh!..
"Dolayısıyla ben veya biz, bütün tabiatla beraber, 'fikr-i canan' ile 'gam-ı firak' içinde yaşamaktayız.. Senin beni tehdit ettiğin ölüm, bizim hasretimizin sona ermesinden ve 'vuslat'a erişimizden başka ne anlama gelebilir?"