Sen benden gittin ve ben o sonsuz uçurumdan metrelerce aşağı düştüm, hatta düşemedim bile... Boşluğu gördüm, boşlukta asılı kaldım, boşluğun kendisi oldum.
Kimi kitapların okunma zamanını kendisinin belirlediğine inanırım; elinizin altındayken bile çok isteseniz de ona sıra gelmez. Sevgili Nejla Şen’in eseri Kesişme onlardan biri. Son sayfasını okuduğumda iyi ki doğru zamanı beklemişim, dedirtti…
Beyin cerrahı Muzaffer Bey, hastanede gece nöbetçisi… Kendisine postayla iletilen günlüğün bir hastasından geldiğini, belki yardıma gereksinim duyduğunu düşünerek okumaya başlıyor; dâhiliyeci meslektaşı da nöbetçi; onunla felsefi sohbetler ediyorlar aralarda.
Aşk acısı var günlükte; yazan kadın mı erkek mi anlaşılmıyor; sonradan öğreniyoruz, günlüğün sahibi Caner adlı genç bir adam, üstelik doktorun hastalarından biri...
Duraklamalarda doktorun özel yaşamında bir acının izini ayrımsıyoruz, üstü örtülü biçimde gelip geçiyor…
Caner’in yaşamından kesitler görüyoruz; ailesi, ağabeyi, karşılık bulamadan sevdiği kadın, beynindeki ur… Mutsuzluklarından kaçıp saklandığı dağ başındaki evin sahibi İsmet’in yaşamına da kapı aralıyor Caner; ders çıkarılması gereken bir öyküyü okuyoruz. Romanın kalbinin tam da orada attığı gerçeğini kavramaksa kitabın son sayfalarında; Beyin cerrahı Muzaffer Bey ve dağ başında yaşamayı seçen İsmet’i birbiriyle kesişen yolları… Felsefe, psikoloji, ustaca bir kurgu; kalbimin kasıldığını duyumsadım. Ellerine, yüreğine sağlık Nejla Şen. Kitaplar iyi ki var…
KesişmeNejla Şen · İmgenin Çocukları · 202115 okunma
KESİŞME
“Aşk ve yangın, ne kadar çok birbirine benziyor değil mi? İkisi de bir kıvılcımla başlıyor ve tamamen söndüğünde bile, geride tamiri imkânsız bir hasar bırakıyor.”
“Bazı acılar, deli gibi haykırsan da, bir dilsiz gibi sussan da tek kişilik yaşanıyor.”
“Bu dünyada insan hayatını derinden etkileyen, kökünden değiştiren şeyler her zaman
#kesişme
#nejlaşen
#favoriyayınları
#177sayfa
Hayatta kaçırdığımız fırsatlardan sonra ya da elimizdekileri yetirdiğimizde genelde iki seçeneğimiz olur. Bunlar kendimizi suçlamak ile sorumluluğu başkalarına atmak, onları suçlamak şeklinde olur. Çoğu kere ikincisi seçilir ve bu şekilde insan içindeki acıyı, kini karşı tarafa bir şekilde kusar.