Kitap çocukların fikirlerini etkilenebileceği, güzel , hatta çok yararlı bir kitap. Hayatta karşımıza çıkan sorumluluklarımızı yerine getirmek için ne yapmamız lazım, yapıcağımız seçimin doğruluğundan yanlışlığına kadar kullandığımız iradenin şekil almasını sağlıyor . Çoçuklara yönelik olması gençler okumayacak değil onlara da fikir ayrıcalığı , düşünme yetisi, kararlılık ,yapılan fedarkarlıkların boşuna olmayacağı gibi duygular. Yazarın emeğinin karşılık bulduğu ayrıcalıklı bir kitap , okumanızı tavsiye ederim ...
Büyüdükçe daha mı sıkıcı oluyor hayat? Eğlenceli olsam hiç büyümez miyim yani?
6/10
Selam herkese! Tatlı bir kitapla geldim. Kitabımız çok pasaklı olan bir kızın günlüğünü bize sunuyor. Büş’ün arkadaşlarıyla beraber yaşadığı maceralar ve Büş’ün pasaklı hayatından kurtulmasını okurken oldukça eğleniyoruz.
Puan kırmamın tek sebebi kitapta çoğunlukla, kız gibi ve erkek gibi ifadelerinin kullanılması oldu. Ama sonunda beklediğim bir şey olunca açıkçası sevindim.
Yediden yetmişe herkese uygun bir kitap!
Umarım severek okursunuz
HERKESE MERHABA ARKADASLAR
bu kıtabıkuzenımın okuyacaklarında gordum ve begendım konusuda yorumlarıda cok guzel üstelik 2.varmıs. günlük tarzı seylerı sevıyosanız bu tam sıze gore....
DİĞER DUYURU(ÖNEMLİ)
Yeşilin kızı anne kitabını aldım ....Hesabında vardı demıstımkı sıze bellkı alırım ve aldım ona bakmak ıstıyorsanız hesabıma bakın.Kitap seçten aldık 115 liraya ama yanında bır seyler var .2 günde mi ne geldi....KİTAP COK GUZEL GERCI BEN DAHA 70.SAYFASINDAYIM SOYLEMEK ISTEDIM ...
İsmail cin gibi bakan gözleriyle karşımıza dikildi. "Koşun koşun! Ana sınıfından çığlık sesleri geliyor, sanırım başları belada. Onları kurtarmalıyız!!!" dedi.
Durur muyuz? Koşarak alt kata , ana sınıfının kapısının önüne geldik. Birbirimize anlık bir bakış atıp daldık içeri!
Sessiz sessiz boyama yapan minikler, bomba etkisi yaratan girişimizle neredeyse akıllarını kaçırıyorlardı! Hehheee!
Çığlıklar atarak öğretmenlerinin yanına koşmaya çalışan , ağlayan, bas bas bağıran minikler! Tam bir curcuna!
Arkamıza baktığımızda İsmail'in yerinde yeller esiyordu tabii... Çocuklar sakinleştirilince, üçümüz de kulaklarımızdan tutularak Müdür'ün odasında bulduk kendimizi. İsmail'i şikâyet edince , beş dakika sonra onu odaya getirdiler. Müdür:
- Yahu çocuğum, iki haftadır kendi çocuğumu gördüğümden daha çok gördüm seni. Niye arkadaşlarını kandırdın oğlum, diye bir güzel haşladı. Hepimiz kızgın kızgın yüzüne bakarken , o da çıkıp gamsız gamsız: "Eee, camdan atlayın desem atlayacaklar mı?" demez mi!
Bu defa müdür ona hiç kızmadan ( hatta bu mantıklı savunma karşısında ona hak vererek) bize baktı. Eh, biz de gülmeye başladık! Nasıl olduysa o zamandan sonra hep güldürdü bizi, hiç dibimizden ayrılmadı İsmail. Pek ayrılsın istemedik de hani!
Veee son olarak da takımın neşesi... Bermuda şeytan üçgeninden, fantastik dörtlüsüne terfi etmemizi sağlayan İsmail. O bir komedyen! O bir dalgacı! Ne zaman canın sıkılsa İsmail güldürmek için oradadır.
İlk tanışmamız baya "dişli" olmuş. Hakikaten! Bizi, uslu uslu oynuyoruz diye sadece iki saniyecik yalnız bırakmışlar ve o anda kolunu "Haartt!" diye ısırmışım.