"İçim bomboş.
Ağlamışım ağlamışım da boşalmış gibi boş.
Kendi cenazemin başında durmuşum sanki.
Öyle bir soğukluk. Her şeye karşı.
Anlamı yok bazı şeylerin. Ben de veremiyorum.
Aslında o kadar çok şey var ki.
Anlatabileceğimi sanmıyorum. Denemiyorum o yüzden.
Bir şey değişmiyor zaten.
Konuşabileceğim kimse yok.
Hiç kimde yok.
Yoruldum her şeyin doğrusunu yapmaya çalışmaktan."
"Söylediği, sustuğu her kelimeyi, giydiği kazağı, ceketinde iliklediği düğmeyi, hatalarını ve sevaplarını, gördüğü bordür taşlarını bile. Ne mutluluğu, ne sıkıntısı, ne öfkesi, ne gülüşü, ne bakışı benim değil oysa."