Nurettin Özgen

Sosyal Coğrafya yazarı
Yazar
Editör
10.0/10
1 Kişi
6
Okunma
1
Beğeni
604
Görüntülenme

Nurettin Özgen Gönderileri

Nurettin Özgen kitaplarını, Nurettin Özgen sözleri ve alıntılarını, Nurettin Özgen yazarlarını, Nurettin Özgen yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ekolojizm ve Çevrecilik Farkı
Ekolojizm insan-doğa ilişkisini bütünsellik içinde ele alarak, bu anlayışta radikal değişiklikleri, çevrecilik ise bazı teknik düzenlemelerle çevre sorunlarının çözüleceğini öngörür.
Çevresel Adaletstizlik ve Çevresel Irkçılık
Bu konudaki tartışmalar, çevresel adaletsizliğin, sadece ırk temelinde değil, çevresel bedelli ödeyen ve çevresel haklardan yoksun olan yoksullar, kadınlar, çocukları da etkilediği ve bunun da dikkate alınmasına neden olunmuştur. Çevresel adalet toplumdaki faydaların belli gruplar tarafından içselleştirilmesi ve zararların toplumdaki güçsüz gruplara doğru dışsallaştırmasına karşı çıkmaktadır.
Reklam
Çevresel Irkçılık
Azınlıkların ve rengi farklı olanların çevre ile ilgili oluşturulan politikalardan sistematik olarak dışlandığını ancak çevresel risklere ve kirliliğe maruz kaldıklarına dikkat çekmektedir. Bir anlamda çevresel adalet, tüm insanların '' güvenli ve sağlıklı'' ve sürdürülebilir bir çevrede yaşamalarını savunmaktadır.
Çevresel Adaletsizlik
Çevre yüklerinin, bu yüklerin ortaya çıkaran etkinliklerin taraf olmayan toplulukların veya olaya karışmaya kişilerin maruz kalmasını belirtir.
Organik Doğa Anlayışından Mekanik Doğa Anlayışına
''Yeryüzü canlı veya ölü müdür? Doğu ve Batı'nın eski kültürleri ve Amerika'nın yerli halkları, dünyayı canlı, aktif ve insanın hareketine duyarlı bir ana olarak görüyordu. Yunanlılar ve Rönesans'ın Avrupalıları, evreni(cosmos) vücut, ruh ve maneviyata sahip yaşayan bir organizma ve yeryüzünü(earth) dolaşım, solunum, üreme ve tasfiye etme sistemleriyle besleyici bir ana olarak kavramsallaştırıyorlardı... Fakat son üç yüzyılda Batılı mekanistik bilim ve kapitalizm, dünyayı ölü ve durağan, dışarıdan manipüle edilebilir, kar için sömürülebilir olarak gördü. Doğanın ölümü ona hakimiyet ile meşrulaştırıldı. Kaynakların sömürgeci çıkarımı endüstriyel kirlilik ve tüketme ile birleşmesi, günümüzde bütün dünyayı ekolojik yıkımın eşiğine getirmiştir. Merchant(2005:41).
İnsan Merkezli Doğa Anlayışı
Bugün dünyayı algılama ve anlama biçimimiz insan merkezlidir(anthropocentric) yani kelime anlamıyla evrende en önemli varlığın insan olduğunun kabul edilmesidir. İnsan merkezli bakış, insanlara, beslenme, giyecek, barınak, tıbbi faydalar gibi yaşam gereklilikleri sağlamadıkları sürece, hayvanlar ve bitkileri hiçe sayarak, evrendeki en önemli varlık olarak insanı kabul ederler(MacKinnon 2007:331).
Reklam
Çağdaş Bir PARADOKS
Çağımız bir paradoksu açık bir biçimde göz önüne sermiştir. İnsanın hem yaşamını hem de bollluk ve refahını sürdürebilmesi için içinde yaşadığı doğaya bağımlıdır. Ancak bu çaba doğanın akıl dışı tahribatına neden olmaktadır.
TOPLUM- ÇEVRE&DOĞA
Doğa artık insanın refahını ve gelişmesini sağlayacak bir kaynak olarak görüldüğü için onun kontrol altına alınarak kullanılması da doğal bir sonuç olarak ortaya çıkmaktadır.
Kırsal Turizm
Modern dünyanın getirdiği karmaşa ve kentsel alanlardan uzaklaşma isteği, nefes alınacak yeni alanlar yaratacak bir sektör olarak kırsal turizmin gelişmesine zemin oluşturmuştur. Dünya genelinde özellikle kırdan kente doğru gerçekleşen yoğun göçlerle artan kentsel nüfusun doğurduğu yoğun ve bunaltıcı kentsel yaşamdan uzaklaşma ihtiyacı, insanları daha ferah ve dingin doğal (kırsal)ortamlara yöneltmektedir.
Kırsal Mimari
İnsanın yaşama alanını odağı durumundaki ev, bu özelliğinden dolayı onu yapan ve kullanan insanın dünya görüşü ve algılamasını, mit ve inançlarını, ideallerini, geleneklerini, sosyal düzen ve organizasyonlarını, hayatlarını kazanma biçlimlerini, yani bütün olarak kültürünü özenle işlediği ve maddi olrak görülebilir hale getirdiği mekandır.
29 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.