Oruç yerken yakalamışlar Bektaşi’yi,
Yaka paça, yargıç önüne...
Tanıklar, falan fıstık, horozlanmış öteki:
“Behey cin çarpası, niye oruç tutmazsın?”
Bizimki hiç istifini bozmadan:
“Yolcuyum demiş, kurusun huyum...”
Tanıklardan bir işgüzar hemen atılmış:
“Bildim bileli kasabadan çıkmamıştır, efendim.”
Bektaşi’nin yalancıktan kaşları çatılmış:
“Benim yolculuğum karşı köye değil ki,
“Ben öbür dünya yolcusuyum!”