belki demem uzun süredir yasak
bilmediğim bir anlam taşınacak sürgün rüzgârla bana
kim bilir hangi tarihin unutulmuş mevsiminden neden terziler ödün vermiyor fazla kumaştan ipekten önce söz makasın kıvamına nasıl olup da eriyor
bir çocuğun ardındaki yağmur fazladır
hem bilir misiniz
öksüz bir çocuğun ipil ipildir yağmuru
toprağa inmeden alesta bekleyen eksilmeden kapının eşiğinde korkuyu bırakışı aşka rehin ilkel şikayetler tutuşur ellerinde
kirpiklerinde uykusuz şarkılar ilk çıngıda tutuşur
esrik ve gevşeyen bir alev gibi daha fazla
ve koygun bir ırmak ve hep serin bir yanak gibi ilk çıngıda tutuşan, hangi şenliktir bizi dehşete süren
avazım çıktığı kadar yenilgi
sözlerin uçurumdan çıktığı sabah biter evet yenilgi
bütün terzileri deniyorum şimdilik küçük bir ilikle
düğmelerden işkilleniyorum niyeyse
durup dururken
gömleğimde beyaz bir şeyden şikayet ediyorum
ütüsüz bir deniz gibi fazlaca tahriş oluyorum yağmurdan
yalan yalan yalan
haberlerden, bütün bu olup bitenlerden
eyvah.
Ömer Aksay
𝙺𝚊𝚑𝚛𝚊𝚖𝚊𝚗𝚖𝚊𝚛𝚊𝚜̧
𝐄𝐝𝐞𝐛𝐢𝐲𝐚𝐭 𝐓𝐚𝐫𝐢𝐡𝐢𝐧𝐞 𝐆𝐢𝐫𝐢𝐬̧ | s.133
Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde
Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde
Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş
Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş
Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine
Kapılıp gidiyorum saçının sellerine