Ömer Seyfettin

Ömer SeyfettinKaşağı author
Author
8.1/10
10.9k People
84.2k
Reads
2,973
Likes
99k
Views

Ömer Seyfettin Posts

You can find Ömer Seyfettin books, Ömer Seyfettin quotes and quotes, Ömer Seyfettin authors, Ömer Seyfettin reviews and reviews on 1000Kitap.
Yay gibi eğri olsam Elde tutarlar beni! Ok gibi doğru olsam, Yabana atarlar beni!
Ah on beş sene evvelki çocukluk ve şimdiki ben...Tatsız, neşvesiz, muhabbetsiz, aşksız ve heyecansız, her şeysiz...
Sayfa 14 - Kapra YayıncılıkKitabı okuyor
Reklam
Yine anlıyorum ki kadınlar olmasa, aşk olmasaydı, aile, saadet olmadığı gibi milliyetler de olmayacak, biz insanlar dünyada sefil ihtirassız, şanssız, rekabetsiz, miskin, perişan, nebatat gibi gelip geçecektik. Bize aşkı öğreten kadın aileyi de öğretiyor. Aile de mukaddes milliyet hislerini bizim dimağımıza ekiyor.
Sayfa 252 - İnkılap YayıneviKitabı okuyor
Onunla Fener'de ne tatlı, ne müheyyiç istiğrak geceleri geçirdik. Hep o gecelerde gökteki yıldızların "Seviniz, seviniz! Birleşiniz" diye titrediğini gördüm. Gurubun rengini, fecrin işitilmez seslerini, bülbüllerin ne söylediklerini hep ondan öğrendim.
Sayfa 250 - İnkılap YayıneviKitabı okuyor
On asırdır Türkiye'ye, Anadolu'ya yerleşen Türk unsuruna "Onlar Türk değildir." diyecek kadar mantıksızlık gösteriyorlar. [...] Bu kadar cahil, bu kadar evham yaşayan kişilerin, ellerinde kalem, serbest serbest içimizde gezmeleri içtimaî bir tehlikedir.
Sayfa 247 - İnkılap YayıneviKitabı okuyor
Memalik-i Osmaniye'de kimse: —Ben Türküm, diyemez. Milliyeti sorulunca yalnız: —Müslümanım elhamdülillâh... der.
Sayfa 240 - İnkılap YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Osmanlılık içinde ayrı ayrı cemaatler var. Bu cemaatler fertlerinin arzularını yutarak kavmî iradeler doğurmuş. Osmanlılığı kaynaştırmak için fertleri cemaatlerinden ayırmak lâzım. Fert cemaatinden ayrılır, yani iradesiz kalırsa o vakit ona yalnız kendi "arzu" su hakem olur? Fert menfaatinden başka bir şey düşünmez. Böyle yalnız kendi arzuları, yalnız kendi menfaatlarıyle yaşayan fertler iktisat bağlarıyle toplanır, Osmanlılığı teşkil ederler. Onun için ilk hücum olunacak noktalar cemaat müessesesinin direkleri olan milliyet, din, ahlâktır. Bu direkler yıkılınca fertler kendi uzvî arzularıyle karşı karşıya kalacaklar...
Sayfa 222 - İnkılap YayıneviKitabı okuyor
"Yarın inşallah..." diyorum. Fakat acelesi ne? Yavaş yavaş... Türkiye'nin hayatındaki şiar "yavaş yavaş" tır.
Sayfa 220 - İnkılap YayıneviKitabı okuyor
Milletim nev'i beşerdir, vatanım rû-yi zemin
Sayfa 218 - İnkılap YayıneviKitabı okuyor
"Bilâ tefrik-i cins ü mezhep" bu ne demektir biliyor musunuz! "Hiç bir cins, hiç bir mezhep yok, yalnız Osmanlılık var!" demektir. Tanzimat cinsin, mezhebin arasında müsavat ilân ederek, onların ya hiç olmamasını, yahut bir olmasını istemiştir. Bu büyük emeli yalnız kâğıtlara yazmış, kanunlara geçirmiş, yani hayalde bırakmış, fiile çıkaramamış. Meselâ o yekpare, yekvücut Osmanlılık için tek bir lisan, tek bir milliyet, tek bir din, tek bir terbiye, tek bir tarih, tek bir maarif ibda edememiş. Lâkin bu nasıl mümkün olurdu? Pekâlâ mümkün olurdu! Eğer mümkün olmasaydı Osmanlılık yalanını ihtira etmekten ne fayda çıkacaktı? Hakikaten ben de düşündüm. Unsurların hepsini kaynaştırıp tek bir lisan ile konuşturmadan, tek bir terbiye ile, tek bir maarifle yetiştirmeden "yekpare, yekvücut" bir müessese temin olunamazdı? Evet mutlaka Tanzimatçılar bu hayali hakikat yapacaklarına kaildiler. İlk defa kendilerinin mensup oldukları Türk milletini Türklere unutturdular. "Türk" kelimesini tarihlerinden, edebiyatlarından, "Türkiye" kelimesini coğrafyadan kaldırdılar. İşte muvaffak oldular. Demek bir millet kendi müessesatını, anavatanını, lisanını, hatta milliyetinin ismini bile unutabilirmiş.
Sayfa 213 - İnkılap YayıneviKitabı okuyor
Reklam
İttihat ve Terakki'den şüpheniz pek boştur! diyordu, pantürkizm, (1) panislâmizm, (2) filan Avrupa hayalperverlerinin iftirasıdır. Bir de mesel vardır, biliyor musunuz. "Kişi kişiyi kendi gibi bilir." Avrupa'da meşum sunî bir cereyan yaşar: Milliyet, kavmiyet cereyanı! Orada her şeyi milliyet rengine boyarlar. Meselâ Fransızların ırkça bir vahdetleri olmadığı halde o kadar milliyetperver, o kadar milliyette müteassıptırlar ki Paris koketleri (3) bile Almanlarla münasebette bulunmazlar. Almanya'da her şey millidir. Hatta sosyalizm bile... Böyle bir muhitte "hüküm" ler de millî olarak verilir. Meselâ René Pinon bir kitabında "Türkler, aldıkları askerin içinden ırkça Türk olanları Istanbul'da, Edirne'de, Makedonya'nın mutedil, güzel yerlerinde istihdam ederler, gayri Türkleri Yemen'e, Fizan'a, en uzak yerlere gönderirler." diyor. Halbuki Osmanlı hükümeti tamamıyle bunun aksini yapmıştır. Arnavutlar, Araplar hep hassa ordusuna gelirler. Yıldız'ın rahat kışlalarında askerliklerini yaparlar. Yemen'e, Fizan'a, Makedonya'ya hep Türkler, yani Anadolu çocukları gider. Hatta Yemen'e "Türk mezarı" derler. (1) Pantürkizm: Türkçülük (2) Panislâmizm: İslâmcılık (3) Koket: Fahişe
Sayfa 207 - İnkılap YayıneviKitabı okuyor
Osmanlılık siyasî bir milliyettir. Tarihle, anane ile hiçbir münasebeti yoktur. Tanzimat ile beraber tesis edilmiştir.
Sayfa 211 - İnkılap YayıneviKitabı okuyor
"İttihat" için birinci vasıta lisandır. Kendi lisanını böyle öldürmeğe, katiyen milli edebiyatını satırlara geçirmemeğe ahdetmiş bir millet nasıl olur da millettaşlarıyle birleşebilir?
Sayfa 211 - İnkılap YayıneviKitabı okuyor
Eğer hakikatin ne olduğunu bilmeden her gün bin defa söylediğimiz bu kelimenin bir aslı varsa, artık bence şüphe yok ki, sabitlikte değil, değişikliktedir. Dünyada sabit ne var? Hayat bir fırtına ki bizi önüne katmış değiştirerek sürüp götürüyor. Bir dakika bir yerde, bir halde duramıyoruz. Olmayan şeyde hakikat mi olur? Evet, olan mütemadî değişikliktir.
Sayfa 199 - İnkılap YayıneviKitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.