Evet, Öner'in söylediği gibi tüm büyük insanlar raptiyeydi, tarihin ayakları altında ezilenlerdi. Ama onları büyük insan yapan şey, sırtlarını yere vermeleri ve dolayısıyla ayaklara batmalarıydı.
Oynadım,
Çağın gerisinde kalmış oyunlar yarattım.
Şimdi doğmak zamanıymış - şimdi gördüm;
Bir çocuğun elinde , oyuncak hiç eskimezmiş.
Dünya elimde, dünya elimizde
oyuncakmış yeni anladım, anlamlandırdım.
-Mehmetçiklerimize
Geceden önce düştüler yollara
Gece yetişemedi artlarından
Anaların göğe açılmış ellerinden
Allah'a yakaran duaları vardı yanlarında
Ve
Gözlerine şafak parıltısı,
Yüreklerinde koca bir iman.
Kör karanlığın koynuna döküldü
Kurunlar.
Ay, gecede namlu alevinden kızıl,
Şafak sabaha,
Güneş akşama kızıldı.
Bu toprağın hamuru
Anaların gözyaşlarıyla yoğrulmuş.
HEY KENİDİNİ BİLMEZ.
SEN HER ŞEY OL,
BEN MEHMET.
SEN KAHPENİN ELİNDE NAMLU,
BEN VATANA SİPER.
VE BİL Kİ
SENİ
TOPRAK
ÖLMEDEN ÖNCE BEKLER....
şiir İBN SİNA'YA YAZILIYOR. ve hakkını veriyor. ilk dört dize şöyle: saydamdan yoğuna bir yol var - kremadan keke - birden çoka - zerreler aşağı indikçe tam olmaz mı? (ya sen burda ne anlatmak istedin adam?) benim anladığım aşağı indikçe bir birleşmenin olacağı. örneğin toplumsal olarak refah azalınca kenetlenmenin bir noktadan sonra artacağı gibi.
Aradığınız her türü içinde barındıran ,elinizden bırakmadan bir solukta okuyacağınız zekice bir kurguya ne dersiniz?
"Sen kimsin ? diye sorsaydı keşke !" Cümleleriyle başlıyor kitap. İki yazarın birliktelik hikayesi bizi öyle bir labirentin içine bırakıyor ki çıkış son sayfaya kadar imkansız . Aslında kimdi Cemre ve Öner ? Birbirlerini sadece anlattıkları kadar tanıyorlardı? Dürzi anlattıkça ortaya çıkan gerçekler sizi hop oturup hop kaldıracak türde .
Bir takım dini ritüeller , tarikatlar, vahşi cinayetler ,sıra dışı ruhlar .Bir izin pesinden gerçeği bulma arayışı.Kendini tanrının yerine koyup bir bayrağı elden ele taşıyanlar.
Her yönüyle bizi kendine bağlayan muazzam karakterler ve adalet arayışı içinde öyle bir kayboldum ki inanılmazdı .Özellikle raptiye benzetmesi üzerinde o kadar çok düşündüm ki ,hak vermemek elde değil .
Okudukça gözümde canlanan her sahne ile irkildim ,korktum ,cesaret bulup izlerin peşinden yürüdüm .Her bir cümle üzerinde okudukça düşündüm .Yine de bu labirentteki #arayış 'ı ben kaybettim yazar ustalığıyla kazandı .
Geçmiş ,şimdiki zaman ,gelecek arasında kaybolduğum bu labirente adım atmaya var mısınız ? Öyleyse siz de okuyun canlar .
Ben Dürzi. Bu hikâyenin ve geçmişte birçok bitmiş hikayenin yaratıcısı benim. Ben bilinmeyen birçok şeyi bilen, sıradanmış gibi görülüp hiç de sıradan olmayan hayatların şahidiyim. Ben bilinmeyen birçok hayatı yaratan, sıradanmış gibi görülüp hiç de sıradan olmayan hayatların tanrısıyım. Ben bu hikâyenin kendisiyim..
ArayışÖmer Yıldız · Siyah Beyaz Yayınları · 20245 okunma
İki kitabını birden sipariş etmiştim. 2. Kitabı Aynada Yoktum ağır bir kitaptı. Tek şiirden oluşan farklı bir tarz. Onu okurken molalarda, bu kitabını da okudum. Arada çok uzun yıllar var 2 kitabın çok belli oluyor. Ömer Yıldız "Ve"de gençliğin getirdiği şımarık bir isyankarlığı kaleme döküyor. Yer yer acemi yer yer fazlasıyla oturaklı şiirler ama ne olursa olsun "Aynada Yoktum" gibi iyi bir kitabın temellerinin de atıldığını anlıyor insan.
48 sayfalık bir şiir. Alışık olmadığım Bi tarz. Şiir tek şiir olsa da,okur ağır felsefi tarzda yazdığı şiirde, okuru dinlendirmek, düşüncesine fırsat vermek için ara-iç başlıklar bırakmış. Her şeyin eleştirisini sokaktaki adamın dertlerine kadar indiriyor şair. Bir deneme kitabı gibi de okunabilir. Başkaldıran İnsan gibi.
Aynada YoktumÖmer Yıldız · Kaos Çocuk Parkı · 20227 okunma