"Mülteciler ne yapmış ki kötü insanlar onlara zarar vermek istemişler?" diye sordum.Birilerini evlerini bombalayacak kadar kızdırdıklarına göre herhalde çok kötü bir şey yapmış olmaları gerekirdi.
Annem başını iki yana salladı."Hiçbir şey bir tanem.Sadece kötü insanlar onlardan çok daha güçlüler ve onları ezerek kendilerini büyük ve kudretli hissetmeyi seviyorlar.Bazı insanlar başkalarının elindekileri alıp onlara zarar vermekle daha çok güçlendiklerini sanırlar. Güç kazandıkça da daha fazlasını isterler ve giderek daha aç gözlü olurlar. Giderek daha fazla insana zarar vermeye başlarlar ve sonunda herkes kaçmak ister."
Bir dolu fısıltının birleşince ne kadar yüksek bir ses olabileceğini daha önce hiç düşünmemiştim.
... Birlikte fısıldadığımız zaman fısıltılarımız bir okyanusun sesine benziyordu.
... Bütün dünya, evim diyebileceği bir yer arayan kalplerle doludur. Ama mülteciler farklıdır çünkü onların aradığı şey yalnızca bir ev değildir, barıştır. Onun için de onların kalpleri bütün kalplerin en özelidir.
Demiş ki, bütün dünya, evim diyebileceği bir yer arayan kalplerle doludur. Ama mülteciler farklıdır çünkü onların aradığı şey yalnızca bir ev değildir, barıştır. Onun için de onların kalpleri bütün kalplerin en özelidir.