Ege Üniversitesi’nde tarih öğrenimi gördükten sonra Dokuz Eylül Üniversitesi’nde başladığı “Osmanlılarda esrar” konulu tezini Anadolu Üniversitesi’nde tamamlayarak yüksek lisans derecesi aldı. Halen aynı üniversitenin tarih bölümünde Osmanlı dönemi toplumsal hayat alanında doktora ve diğer çalışmalarına devam etmektedir.
Hiçbir madde bu mest olma haline, bu coşkunluğa karışamaz, dünya üzerindeki hiçbir arzu bu saflığı lekeleyemez.
Bu arada aşk kendini ona yükseltemez, esrarkeş bir Romeo, Juliet'i unutacaktır
Başkalarının ölümcül bir bağımlılık veya gelip geçici bir heves olarak gördüğü bu haz onlar için Tanrı'yla kul arasında dolaysız iletişim kaynağı, inanılan değerler ve amaçlanan mertebeler yolunda adeta bir gereklilik gibidir. Sünni İslam akaidinin hâkim olduğu çevrede haram bir alışkanlığın böylesine rağbet görmesi tuhaf görünebilir, ama Hint ve İran mistisizmiyle beslenen bu tavır, tersiyle itham edilseler de Kalender meşrep sufiler için başkalarının dindarlığından farklı değildir. Manevi kasları harekete geçirdiğini düşündüklerinden şer'i sınırları aşmayı dolayısıyla aşırılıktan görmez, aksine sema ve müzikle sağlanan coşkuyu ilahi boyuta taşıdığı inancıyla buna kutsiyet atfederler.
Esrarın ilk ne için kullanılıp daha sonra insan elinde değişen kullanımlarıyla hem ilahi bir yola hem zararlı bir alışmışlığa hem de esrar üzerinden oluşan sorunlar ve etkisiyle doğan şiirleri görmek insanı garip bir yolculuğa çıkarıyor.
Esrarın dervişler,kalenderiler,divan şairleri,torbacılar üzerinden değinerek otun ilaç dünyasındaki faydasından yapılan malzemelere, esrarın adının farklı dillerdeki karşılığından şarapla olan kavgasına kadar değinilmiş güzel bir eserdi.
İçeriğindeki resimler ve kaynak eserlerin her birinin verilmesi bu konuya ilgisi olanlar için tam bir araştırmaya başlangıç kitabı niteliğinde...
"Nihayetinde sarhoş edici de olsa bir maddeyi zehir haline getiren dozu,suç aletine çeviren ise amacıdır."
sy39
Keyifli okumalar...
İstanbul'un 1950 sonrası göçlerle bozulduğunu düşünenler bu kitapta anlatılanlara göz atmalı. Reşad Ekrem Koçu'dan ve İhsan Oktay Anar anlatılarından tanıdığımız kayıt dışı, anarşist yaşamlara bu kitapta da tanıklık ediyoruz. Üzerinde çalışılsa bir anlatı bile çıkar.
Osmanlılarda Esrar ve Esrarkeşler. Esrarın tarihi aslında yerleşik dinin katı mollalarının hiç hazzetmediği akışkan sufizmin ve göçebe islam heretizminin de bir tarihi. Bu açıdan önemli.
Hinduizm'den tutun da Kalenderîliğe kadar esrar ve türevlerinin serüvenini ve bazı zamanlarda esrara atfedilen doğaüstü ve mistik özelliklerin belli gruplarca nasıl benimsendiğini (Esrarın Hz. Âdem'den kalan kutsal bir emanet olması vb.) çarpıcı notlarla anlatan bir kitap. Akademik üslup kullanılmasına rağmen akıcılığından ödün verilmemiş.