Mandelştam, tüccar bir Yahudi ailesinin oğlu olarak Varşova'da doğdu. Deri ticaretiyle uğraşan babası bulundukları yerden göç etmek için özel bir izin aldı. Osip'in doğumundan sonra St.Petersburg'a göç ettiler. Mandelştam 1900'da, hem de Tenishevsky okuluna girdi, Rusya'nın (ve Sovyetlerin) Vladimir Nabokov ve diğer önemli figürlerini yetiştiren bir okuldu. Onun ilk şiirleri 1907 yılında okul almanağında basıldı.
Nisan 1908'de Sorbonne'a edebiyat ve felsefe öğrenimi görmek için gitmeye karar verdi. Ama ertesi yıl Heidelberg Üniversitesine girmek için ayrıldı. 1911'de metodizm üzerinde çalışmak için Petersburg Üniversitesine girdi. Mandelştam ilk şiirlerini Akmeistlerin dergisi olan Apollon'da yayınlamış ve genç yaşta bu harekete katılmıştır.
Mandelştam'ı 1918'de, ihtilal rejimiyle işbirliği yapan entelektüellerin safında görüyoruz. Şair bu dönemde Maksim Gorki'nin yönetmekte olduğu Dünya Edebiyatı Yayınları'nda çalışmaktadır. İç savaş sırasında Kırım'a gidecek ve ortalıkta hüküm süren kargaşalık içinde türlü sıkıntılar çekecektir.
1922'de yeni evlendiği eşi Nadezha Mandelştam ile Moskova'ya yerleşti. Toplama şiirlerinin olduğı Tristia Berlin'de yayımlandı. Ondan sonra birkaç yıl boyunca, neredeyse tamamen, şiiri bıraktı. Denemeler, edebi eleştiriler,anılar, kısa düzyazılar yazmaya konsantre oldu. Gündelik işlerle uğraştı, 6 yılda 19 kitap çevirdi sonra bir gazete için muhabir olarak çalıştı.
Edebi toplulukların dışında kalan Mandelştam'ın konformist olmayan, düzene karşı tavrı resmi makamlarca sürekli izlenmesine yol açtı.1933 sonbaharında Stalin Epigramı olarak ünlenmiş tapınma akımından dolayı zorluklar yaşadı. Art arda mecburi ikâmetlere zorlandıktan sonra 1938'de eşiyle birlikte Sibirya'ya sürüldü ve 27 Aralık'ta sürgünde öldü.
Mandelştam'ın Pierre (1915), Tristia (1921) ve Şiirler (1928) adlı şiir kitaplarının yanı sıra şiir üzerine bir dizi deneme ve özyaşamöyküsü üzerine çalışmaları yayınlanmıştır. Şairin 1931'den sonra yazdığı şiirleri kısmen günümüze ulaşmıştır.
Mandelştam'ın şiiri, ilk Rus devriminden sonra keskin bir şekilde popülistdi, simgeci tasvirlerle yakından ilgiliydi. 1911'de O ve birkaç genç Rus şairi, Şairler loncasını (Rusça: Цех Поэтов, Tsekh Poetov) oluşturdu. Nikolay Gumilyov ve Sergei Gorodetsky'in resmi liderliğinin altında oluşan bu grup Akmeistlerin özünü oluşturacaktı.
Tam adı:
Osip Emilyeviç Mandelştam
Unvan:
Yazar
Doğum:
Varşova, Polonya, 15 Ocak 1891
Ölüm:
"Vtoraya Rechka" toplama kampı (Vladivostok yakınında), SSCB, 27 Aralık 1938
Kara bir su gibi çekerim içime bulanık havayı,
Zaman pullukla sürülür ve gül çürüyüp toprağa döner;
Örülür iki sıralı bir çelenkte ağırlıkları ve tatlılıkları
Karışırken yavaş bir burgaçta ağır ve tatlı güller…
Işığın örümcek ağı içindeyim şimdi.
İnsanlar saçlarının bütün gölgeleriyle
ışığa, soluk mavi havaya, ekmeğe
ve Elbruz'un doruğundaki kara hasretler.
Ve kimseler yok bana yol gösterecek.
Tek başıma neyi arayabilirim?
Gözyaşı döken bu parlak taşlar
bizim dağlardan değil.
İnsanlar kendi gizleri olacak
ve onları sonsuza dek uyanık tutup
soluğunun parlak saçlı dalgasında yıkayacak
şiire hasretler.
Sen nasıl güzeldin öyle.. Biliyorum yazarın adına baktığınız an içinizden minicik de olsa bir ön yargı geçti. Siz istemediniz ama öylece geçti. Hem Rus hem de şairmiş. Çok garipsediniz biliyorum. Çeviri şiir okumuşsunuzdur mutlaka fakat Rus bir şairden.. Anlamayacağınızı düşündünüz önce fakat yine de siz bir okursunuz ve önyargıların sefaletinden kurtulmak gerektiğini en iyi siz anlamalısınız ve anlıyorsunuz da. İlk şiirle başladınız. Fena değil dimi ? Neyse ikincisini de okuyayım da diye düşünürken kitap yarılanmış oldu. Bir de baktınız ki siz bu dile hayran kalıvermişsiniz. Ama sadece yazara mı ? Elbette hayır. Çevirmenlere minnettarlığımız sonsuz. Bu kadar güzel aktarılabilirdi ancak..
En az ismi kadar naif en az ismi kadar farklı bir kitap. İzdiham dergide adı geçtiği için aldığım bu kitap benim kuyruklu yıldızım oldu. Hani kırk yılda bir görünen. Öylesi sevilen ve kıymetli.
Bir şiir nasıl anlatılır ki ? Okumak ve belki de okumadan önce onu yaşamak gerek.