Hakkında
1957 yılında, Erzurum İli Tortum ilçesi Bağbaşı kasabasında doğdu, 1979 yılında Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesinden mezun oldu. 13 yıl değişik illerde öğretmenlik görevinde bulundu. 1987 yılında Devlet Lisan Okulu Arapça bölümüne devam etti. 1988 yılında Milli
Eğitim Bakanlığı tarafından bir yıllığına Mısır Arap Cumhuriyeti'ne staj için gönderildi. 1993 yılında öğretim görevlisi olarak Van Yüzüncu Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakultesi'ne geçti. 2002 yılında "SALTUKLULAR" adlı teziyle doktor, 2007 yılında İslam Tarihi dalinda doçent unvanı aldı. 2010 yılnda Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakultesi'ne atandı. 2013 yılında profesör oldu. Kitap ve makaleleri daha çok Selçuklular ve Erzurum tarihini konu edinmesinin yanı sıra kültür tarihi sahasına
ilgi duymaktadır. Arapça, Fransızca ve kısmen Farsça bilmekte olup, halen Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Ana Bilim Dalında öğretim üyesi olarak görevini sürdürmektedir.
Unvan:
Türk Profesör, Yazar
Doğum:
Erzurum, 1957
Okurlar
1 okur beğendi.
29 okur okudu.
4 okur okuyor.
11 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Sözler ve Alıntılar
"Ben sözümün çokluğundan suskunum."
Sayfa 15 - Mesnevî.Kitabı okudu
"Elbette sömürgeciler ve emperyalistler Avrupa-dışı halkları sadece kültürel kırıma uğratmadılar, kimliklerini tahrip et mekle, "tarihsizleştirmekle" kalmadılar. Soykırım birçok yerde istisna değil kuraldı. Nitekim Kristof Kolomb'un Amerikan adalarına çıkışını izleyen yüzyıldan az bir zamanda, şanlı Aztek ve Maya uygarlığını yaratan Meksika halkının nüfusu 25 milyondan 1.5 milyona düşerek % 90 oranında azaldı. Aynı şekilde Inka uygarlığının merkezi olan Peru'da nüfus %95 azaldı. "Keşiflerle başlayan dönemden sonra 'uygar beyaz adama karşı sayısız isyanlar, başkaldırılar, savaşlar olduğu halde, beyaz adamın yazdığı, yazdırdığı tarih kitaplarında, zulme başkaldıranların çığlığı ve mücadelesi hiç yer almadı.
Sayfa 18
"Ey alçak! Sen bana yakın olursan, benim madenimden olduğun sanılır."
Sayfa 26 - mesnevî'den.Kitabı okudu
Aslanlar kendi tarihçilerine sahip olana kadar avcılık hikayeleri her zaman avcıyı yüceltecektir.
Sayfa 201
Tutsak zihin yaratıcılıktan ve özgün sorunları öne sürme yeteneğinden yoksundur, dışarıdan ve parçalanmış bir bakış ile değerlendirir, mili geleneklerin yanı sıra başlıca toplumsal meselelere yabancılaşmış durumdadır ve bu dünya üzerinde Batı hâkimiyetinin bir sonucudur."
Sayfa 151
İletiler
Henüz kayıt yok
