1979 Nisan doğumlu Etnomüzikolog Öykü Odabaş, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda Korno eğitimi almış, daha sonra Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı'nda Etnomüzikoloji ve Folklor Anabilim Dalı'nı bitirmiştir.
Kelt Kültürü ve Müziği Uzmanı olan Öykü Odabaş, aynı zamanda, mental retardasyonu olan çocukların müzikle eğitimlerini geliştirici bir sistem yaratmıştır.
Akademik çalışmaları Öykü Kanneci adı altında yayımlanmaya devam etmektedir.
2013 yılından beri, edebi kurgularını Wattpad isimli platformda yayınlamaktadır.
Yazar, her şeye bakış açısını; "Bir sesin intervalleri gibidir yaşam; ayrıyken benzersiz ama bir arada armoniyi tamamlayan, tüm değişimleriyle büyük bir senfoni..." olarak özetlemektedir.
Tam adı:
Öykü Odabaş Kanneci
Unvan:
Türk Akademisyen, Araştırmacı, Etnomüzikolog, Yazar
İki farklı madalyon… İki farklı ruh… Hayatın kötü sürprizleriyle karşılaşmış iki genç kız… Bir asi rüzgâr Arya ve dupduru Mahru… Kaderin bu iki körpe bedene biçtiği roller vardı ve onları saptıkları yollarda karşılayacak iki genç adam. İki deli fırtına… Yaralı yürekleri sarıp sarmalayacak, Karadeniz gibi iki engin sığınak; Ateş ve Gökdeniz.
Öykü Odabaş sizi soluk soluğa okuyacağınız, gerçek bir masala davet ediyor. İddia ediyoruz, dramdan mizaha giden yolda, daha evvel hiç bu kadar eğlenmemiştiniz.
(Tanıtım Bülteninden)
Bu seride olayları herkesin gözünden okuyoruz, bu bir açıdan çok güzel ama bazi yerlerde kafada karıştıra biliyor. Özellikle ilk kitapta kimin ağzından ne okuduğumu bilmediğim için çok zorlanmıştım o yüzden olduğu kadar sevememiştim ve sevmeye devam etmek istememiştim.
Yakın zamanda tekrar şans verip okumak istediğimde iyi ki diyorum çünkü gerçekten bu kitaptan daha çok keyif aldım. Öncelikle kimin ağzından ne okuduğumuzu görebiliyoruz bölüm başlarında kimin düşüncesinden okuduğumuz yazıyor. Her karakterin gözünden olaylara şahit olduğumuz için konu olarak da tek bir konu ya da tek bir baş kahraman yok kitapta. bu kitapta ana karakterler Demir ve Dilara diye düşünürken Batı ve Şule de ön planda ayrıca diğerlerinin de yaşantılarına duygularına başına gelenlere şahit oluyoruz.
Demir karaktere sert suratsız ve soğuk bir karakter gibi görünmesine rağmen bu kitapta bence çok daha iyiydi. Kitapta bana saçma gelen tek şey dilaranın sağır olmasına rağmen konuşuyor olması. Evet böyle şeyler oluyor olabilir ama kurgunun içinde bana biraz absürt geldi.
Bir de kitabın sonunu sevmedim. Çok oldu bittiye getirilmiş. O yüzden bu son olmamış.
Çok karakterli ve çok ağızdan okumayı sevmeyenler için eminim kitap hiç çekici değildir. Absürt yanları olmasına rağmen karakterlerle bağ kurduğum için anlamsızca bu seriyi sevdim. :)
#seldaileoku
#okudumbitti #kitapyorumu
️ Herkese merhaba,Umut'un Umut dolu yolculuğuna konuk olmaya hazır mısınız? Haydi o zaman yoruma bekliyorum.
.
🩰Umut,anne ve babasını trafik kazasında kaybetmiş,teyzesi sayesinde hayata tutunmuş geçmişi yaralı kızımız.Londra'da bale eğitimi alan Umut,Türkiye ziyareti sonrasında Londra'ya
Yalnız uyandığı sabahın akşamında bir babası olduğunu öğrenen Peri, Amerika’ya doğru giderken hayal âlemindeydi.
Tecrübesizliğin girdabında girişilen masum oyun, bir yanlış anlamaya neden oldu.
Korkularının getirdiği tedbir, kibirle birleşince detayları gözden kaçırdılar ve yanlış anlaşılma, kâbusa dönüştü.
Babasını arayan Peri’nin uyandığı kâbus, kısacık hayatının sonu muydu yoksa başlangıcı mı?
“Genç kız sadece babasını tanımak istemişti ve o, ona baba yerine bir canavar sunmuştu. Hem de hiçbir kâbusunda çekemeyeceği acıları çektiren bir canavar... Âşık bir kız gibi bakıyordu Peri, evet…
Babasına âşık bir kız gibi…”