Sesseiz, sakin ama yoksul bir kasabada ailesiyle yaşayan minik kızımız Düğme tabi bu annesinin ona taktığı lakabı. Ama ona o kadar yakışıyor ki neredeyse kendi adı unutulmuş. Çok mutlu Düğme çünkü onu çok seven bir ailesi özellikle de babası var. Bir de okula başladığı için çok heyecanlı. Ama mutluluğu yarım kalıyor Düğme'nin çünkü İzmir düşman tarafından işgal edilimce babası ve köydeki diğer erkekler cepheye, ülkeyi savunmaya gider. İzmirle sınırlı kalmaz işgal, köy de işgalden payını alır. Ama Düğme'nin güzel kalbi bir türlü akıl sır erdiremez bu olanlara. Ne de olsa düşman da insan değil midir?
Sonrasında neler mi oldu? Neler olmadı ki ama hepsi kitapta. Savaşı, babasızlığı, cumhuriyetin kuruluş yıllarının, halkın çektiklerini küçük bir çocuğun gözünden okuduğumuz kitabın yazarının henüz on iki yaşında olması, ama o zamanları bu kadar güzel ifade edebilmesi ve anlayabilmesi gelecek için gerçekten umut verici.