You can find Featured Oytun Erbaş books, featured Oytun Erbaş quotes and quotes, featured Oytun Erbaş authors, featured Oytun Erbaş reviews and reviews on 1000Kitap.
Kısa bir inceleme yazacağım. Aslında zorunluluktan (bir sınav için) okuduğum bir kitaptı. İçerisinde beynin çalışma prensibinden, nörotransmitterlerden, psikiyatrik hastalıkların biyolojisinden ve tedavi yöntemlerinden her insanın anlayabileceği düzeyde bahsedilmiş. İçerisinde ilgi çekici bilgiler var epey, eğer bu alana uzaksanız tabii. Sağlık alanında lisans okumuş insanlar için (örneğin eczacı, doktor, fizyoterapist, diş hekimi iseniz) aslında pek fazla yeni veya etkileyici bilgi içermiyor. Nörolojiyle içli dışlıysanız daha bilimsel yazılmış kitaplar okuyabilirsiniz. Ancak beyinle ilgili pek fikriniz yoksa kötü bir tercih sayılmaz diye düşünüyorum.
Kitaptan güzel bir bilgiyle incelemeyi sonlandırayım: Hani derler ya köpekler sizin korktuğunuzu hisseder, sonra daha çok üzerinize gelir diye. Aslında olan şudur; korktuğunuzda salgılanan adrenalin tirozin aminoasidinden sentezlenen bir kimyasal. Tirozin aromatik yani kokulu bir bileşik. Siz korktuğunuz zaman bu adrenalin kokusu; burnu iyi koku alan köpek, kedi, sıçan gibi hayvanlar tarafından alınıyor. Adrenalin savaş-kaç durumlarında salgılanan bir hormon olduğu için hayvanlar bu kokuyu aldığı anda bir tehdit hissediyor ve onlar da saldırmaya hazır bir hale geliyorlar. Bu nedenle azılı bir köpeğin yanından geçerken korkmamak, aslında en güvenli yol.
Öncelikle kitapta yazarın biyografisinin yer almamasına çok şaşırdım. Her yerde dillendirdiği gibi; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden ikincilikle mezun olduğunu ve TUS’ta 7 kez derece yaptığını kitabında da belirtmesini beklerdim. 100’den fazla makalesi olduğunu ve AR-GE çalışmalarına yıllarını verdiğini de eklemeden geçmeyelim. Kendisiyle
Sahi ülkemizde halı saha mantığı çokça olduğu eşlerin ve sevgililerin şikayet ettiği bir durum olarak görülse de ben bu duruma bilimsel yaklaşmak istiyorum. Avcı toplayıcı zamanından beri belli bir avlanma ve çocuk bakma süreci olarak ikiye bölünen roller vardı. İnsanlık geliştikçe bu rollerde kadın erkek olarak kendine daha fazla alan buldu diyebiliriz. Yapılan bir araştırma da
Özde Bilim kitabından okuyabilirsiniz. Tekrarlanan deneylerde erkek bebeklerin daha çok avcı toplayıcı tarzı eşyalara yöneldiği görülürken kızların bebeklere yöneldiği sonucu çıkarılmış. Gelmek istediğim konulardan biri erkek ve kadınların beyinlerinin aynı olmadığıdır.
Kadın Beyni - Erkek Beyni Serkan hocanın komik ve bilimsel bir dille yazdığı bu ayrımlara güzelce değinmiştir. Kendisinin de doktora konusu olan kendi cinsiyetimizin haricinde beynimizin farklı bir cinsiyete sahip olabileceğidir. ( Ortamlarda satılacak bilgi ☺️)
Psikiyatrinin Kara Kitabı bu konuya Oytun hocada değinmiştir. Gelelim asıl konuya erkeklerin bu aktivelerinin kaynağı biraz da eski zamandan bu zamana gelmiş genlerimizin bir uzantısı ve erkekler bir şekilde deşarj olmak zorunda olduğunu düşünüyorum. Tabiki bu bilimsel olarak kanıtlanmamış belki biri merak edip bu konuda daha çok araştırma yapabilir. Yurtdışında da ülkemizde de yapılıyor ama bir halı saha kadar değil diye düşündüğüm avcılık da bana göre aynı şekilde erkeğin kendini deşarj etmesiyle alakaliymis gibi geliyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? ☺️