Üzerine çığ düşmüş hayallerin, hangi rüzgârla tekrar gün yüzüne çıkacağını kestirmek çok zor fakat vazgeçmenin ya da oturup ağlamanın bize kazandıracağı bir şeyi olmadığı da aşikâr…
Öyle bir çırpınışsın işte içimde...
ya kelebek diyorum senden için
veyahut kuş
bilmiyorum...
Fakat içimde belirginleşmiş
her yaraya kanat değdiriyorsun.
Sonra beni tutup bir hayalin içine sürüklüyorsun...
Sayfa 11 - Kitapyurdu doğrudan yayıncılıkKitabı okudu
Ve senin beni öpmenle
Tüm sokak tabelalarının ismi değişirdi!
Sabahlar bizim evden aydınlanmaya başlar,
Komşular yine de güneşi överdi.
Halatları kopuk atlar dolaşırdı içimizde.
Bir patikadan diğerine aşıklar taşınırdı.
Sonra söküklerini diktiğim ormanlara
Çıplak ayaklarımız karışırdı.
Bir yaprak ardımızdan koşarken
Bir kozalak ağacına küserdi.
Bağcıkları sökülmüş ayrılıklardan
Payımıza taze öpüşmekler düşerdi!
Sen boynuma çıkardın
Ben gözlerine inerdim.
Tüm boşlukları eşitlerdik tavansız sokakların!
Başım göğsünde dağılırken,
Sen göğe bakardın!
Bir kuş geçer de üstümüzden
Sırf göremem diye
Sırtını toprağa serip,
Beni üstüne çekerdin..
“Şimdi al bu bu kitabı, sür yaralarına… Biliyorum ne acılar eskittin sen. Uğradığın sayfalarda kendine dokun, içindeki umutsuz adamları, kadınları bulup sarıl onlara….” Kitabın arka kapağının içinize dokunacak cümleleriyle yorumlarıma başlamak istedim çünkü kitap gerçekten içinize dokunuyor. Yazarımız Özkan Öngel’in giriş kısmında bahsettiği
Özkan ÖNGEL'in Çok beğenerek, bir solukta okuduğum kitaplarından.
İnsanın kendini bir kitapta bulması gibi birşey, kendime yakın hissettiğim bir kitap.