Özlem Açar, 02.01.1987 tarihinde Bakırköy’de dünyaya geldi. Trakya Üniversitesinde Gıda Teknolojisi Bölümünü okudu. Yedi sene boyunca mesleği ile ilgili branşlarda çalışırken çok mutsuz zamanlar geçirdi. En sonunda canına tak etti ve bir gün “Ben bu dünyaya mutlu olmak için geldim!” diye haykırdı. Çocukluk tutkusunun peşinden koşmaya başladı. O günden beri tüm enerjisini resim yapmaya, çocuklar ve yetişkinler için kitaplar yazmaya verdi. Çeşitli karma sergilerde yer aldı. Çocuk kitapları resimledi. Edebiyat/çocuk dergilerinde yazı ve illüstrasyonları yayınlanıyor. Fırçası tuval üzerinde dans ederken, kendisi de gökyüzünde süzüldüğünü düşünüyor. Bu günlerde iki evlat büyütürken, onlardan ilham alarak yazmaya ve resmetmeye devam ediyor.
Kimse anasının karnından zalim olarak gelmiyordu dünyaya ya da durup dururken zalim olmuyordu. Diğer insanlar tarafından duyguları sömürülen, iyi niyeti suistimal edilen kişiler, dümeni farklı yerlere kırmak zorunda kalabiliyordu.
Bu defa eleştiriye nasıl başlasam bilemiyorum. Kitap için söylenecek pek fazla söz yok. Basit, kurgusuz, sürükleyiciliği dilinin edebi olmamasından kaynaklanan, okuyucuya pek bir şey katmayan bir kitap. Okumadığınız takdirde pek bir şey kaybetmeyeceğiniz bu eser yazarın kendi hayatını isim değişiklikleriyle size sunuyor. Evet, iş hayatındaki tüm deneyimleri ve azmi için kendisini tebrik etmek gerekir; değindiği ve alıntısını paylaştığım maalesef ülkemizde sıkça yaşanan kadın tacizleri/istismarları dışında da başka elle tutulur bir yanı yok. Listemde olmayan, indirim vesilesiyle aldığım kitapta herhangi bir mizahi unsur da göremedim. Hep aynı sözcüklerin ve hitapların tekrarlandığı (ağzına terlikle vurası gelmek, canına yandığım vb.) tabii sıkı okurunun alışkın olduğu, belki eğlendirebileceği bir dil tercih edilmiş ama benlik olmadığını belirtmeliyim. Okumak isteyenine iyi okumalar fakat tavsiye ettiğimi söyleyemem.
Canını sevdiğim yazarım @_ozlemacar_ 'ın çokça keyifle okuduğum kitabının yorumuyla geldim.
Kitap tek kelimeyle MUHTEŞEMDİ! Evet yanlış okumadınız. Kitap fevkaladenin fevkinde. Öve öve bitiremeyeceğim bir kitap gerçekten.
Canını sevdigim yazarım bu kitabında kendi iş hayatını, yaşadıklarını ve bu sürecin ne kadar yorucu aynı zamanda muazzam bir tecrübe olduğunu anlatıyor. Esas kızımız Karaca toplumumuzun en büyük sorunu olan 'İşsizliği' trajikomik bir şekilde bizlerle buluşturuyor. Hikayenin %95 i gerçek yaşam öyküsü olduğu için, daha bir zevkle okuyacaksınız.
'Hiçbir şey tesadüf değildir.' fikri muazzam işlenmişti. Kendimden o kadar çok şey buldumki. Ne kadar ortak şeyler yaşamışız dedim kendi kendime. Aslında hepimizin bildiği şeyler bunlar.. Üniversite hayatı, mezuniyet, iş bulma çabaları (aslında bulamama) ve kendini arama hikayesi.
Kendimizi aramaktan kastım ; 'Okuduğum bölümle alakam ne?' ' İşsizlik nedir?' ' İş nasıl aranır? Nasıl aranmaz?' ' Ben kimim? Nerede çalışmalıyım?'.. Bizim üniversiteden sonra hayata atıldığımız dönem yaşadığımız tüm serüven bu kitapta aslında... O kadar keyifle okudum ki, ne desem eksik kalacak. Kahkahası bol kitaptı. Hatta kitabın kapağını kapattığımda ' Ağlanacak halimize, gülüyoruz. ' dedim.
Bu tamamen bizim hikayemiz. Ne diyeyim okuyun,okutturun efenim..
Cok yogun bir tempoda yaşayan biri olarak en son ne zaman 2 gunde bir kitabı bitirdim bilmiyorum . Diyecegim o ki ben bayıldım öyle şahaneydi tekrar tekrar okumam garanti.
Kitabın içeriginde yaşanan olayların %95 gerçek oldugunu düşünüp üzülsemse , Türkiye şartlarında aslında cogu kişinin başına gelenin bir özeti olmuş .
Ben inanıyorum ki herkesin kendinden bir parça belkide bütün bulacagı bir roman.
Yanlız ben vallahi takip edemedim kaç iş değiştirdi belli bir yerden sonra bende artık sigortalar yandı. Sonu mutlu bitti ya önemli olan oydu.
Emegine saglık sevgili yazar yine yeni kitaplarında görüşecegiz inşallah.