0.0/10
0 Kişi
0
Okunma
0
Beğeni
446
Görüntülenme

Özlem Kaya Gönderileri

Özlem Kaya kitaplarını, Özlem Kaya sözleri ve alıntılarını, Özlem Kaya yazarlarını, Özlem Kaya yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu dünyada adaletin sağlanacağına ve onu görmeye ömrünün yeteceğine inanç azaldıkça, ilahi adalete çağrı artıyor.
BM Zorla ya da İrade Dışı Kaybetmeler Çalışma Grubu, zorla kaybetme durumlarında kişinin hukuksal kişiliğinin tanınması hakkı üzerine 2 Mart 2012 tarihinde yayınladığı Genel Yorum’da, zorla kaybetmeyle kaybedilen kişinin hukukun koruması dışına çıkarılmasının yanında, geride kalan aile üyelerinin de hakların ihlal edildiğini vurgular. Çünkü kayıp durumu, geride kalan akrabaların da sahip oldukları belli haklardan yararlanamamaları, belli yükümlülüklerini yerine getirememeleri sonucunu doğurur. Örneğin evlilik sözleşmeleri, çocukların velayeti, sosyal yardımlardan yararlanma hakkı, mülk paylaşımı gibi durumlar üzerinden paylaşılacak haklar ortada kalır. Eşleri zorla kaybedilen kadınlar, bu hukuksuz durumdan en çok zarar görenler.
Reklam
Kayıp eşi olmanın anlatılan bu yükünün ötesinde, kadınlar bir şekilde evlenmedilerse, genellikle bunu bir başarı hikayesi olarak anlattılar. Erkek özellikle de ekonomik açıdan bağımlı olunan kişi olduğu için, tek başına ayakta kalmış olmak ve çocuklarına bakabilmek, onları büyütebilmek bunun üzerinden anlatılıyor. “Çalışmak ayıp değil ki. Gidip namusumuzla çalışıp çocuklarımıza bakabiliriz. Bu da güzel bir şeydir. Ben hiçbir adamdan yardım istemedim. Yok yok yok yok! Ne, ne buradakilerden ne Cizre’dekilerden ne de başka bir yerdekilerden. Hiç.” Güçlü durmak, aynı zamanda kimseye “izin vermemek” demek. Burada aslında kadınların “izin vermedikleri” olayların, üzerlerinde baskı ve denetim kuran olaylar olduğu da açık.
Görüştüğümüz kadınların ortalama evlenme yaşı 15’ti. Çok küçük yaşta evlenmiş bu kadınlar çoğunlukla evlenmeye kendileri karar vermemişler, ancak bunu sorduğumuzda gülerek verdikleri bir cevap var: ‘’Yani bizde aileler gelir seni ister, sen de evlenirsin.’’
Eşlerinin zorla kaybedilmiş olması kadınları “boşanmış” ya da “dul” yapmıyor; buna karşın halen “evli” konumunda da değiller. Zorla kaybetme, onların toplum içindeki konumlarında da bir belirsizlik yaratıyor. Nepal’de kayıp eşleri üzerine yapılan araştırma da bu kadınların toplum içinde ‘yarı dul’ olarak görüldüklerini gösteriyor.
Çocuklar da evin geçimini sağlamak için çalışmak zorunda kalanlardan. Burada, çocukların yaşadıkları deneyimlerin de cinsiyetlerine bağlı olarak çok net biçimde farklılaştığını belirtmeden geçmeyelim. Öncelikle, eşleri kaybedildiği sırada ailede evin geçimini sağlayabilecek büyük erkek çocuk olması kadınların omuzlarındaki yükü biraz alıyor. Çocuklar küçükse, okul çağına geldiklerinde ekonomik zorluklar yüzünden çalışma zorunluluğu nedeniyle eğitiminden ilk vazgeçilenler kız çocukları oluyor. Bu durumun sadece Kürt toplumuna özgü olmayan sebepleri de var, kadınlara işgücü piyasasında açılan alanların daha düşük ücretli işlerden oluşması da bunda etkili. Erkek çocukların dışarıda daha yüksek ücret alacağı işlerde çalışma olanağı olduğundan, toplumsal olarak evi geçindirmesi beklenen ve bunun gerekli koşulu olarak eğitimine öncelik verilen taraf onlar oluyor.
Reklam
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.